Merhabalar. Sağlık çalışanları yani bizler açısından yoğun
ve yorucu, sizler açısından da bıkkınlık oluşturan bir salgın dönemi içindeyiz.
İçindeyiz diyorum çünkü bazen bir yazı, bazen paylaşılmış bir fotoğraf, bazen
de bir konuşma sırasında “salgın sonunda, salgının ardından, salgın bitiminde”
şeklinde ifadelere rastlıyorum. Salgın bitmedi ki, tüm hızıyla devam ediyor.
Biten sadece sabrımız, biteceğine olan inancımız galiba.
Hep söylediğim gibi yapmamız gereken tek şey salgının
bitmesini beklemek yerine “salgında, salgına rağmen, salgınla birlikte”
yaşamayı öğrenmek. Ne yok saymanın, ne de biteceği günü beklemenin doğru
olmayacağını yaşam bize açık şekilde öğretti çünkü.
Önce yapacaklarımızı uygulamak için tüm aktivitelerimizi
tamamıyla durdurduk, tüm işlerimizi erteledik, hayatı yavaşlattık ama
bitmediğini gördük. Yok sayanlar da bireysel olarak bir şekilde etkilenerek,
toplumsal olarak da hasta sayıları ve kayıpların artışı ile yok sayma savunma
mekanizmasının işe yaramayacağını öğrendi.
Hayatın olağan akışına ufak bir ara verme isteği ile son bir
haftada birkaç farklı şehirde bulundum ve gözlemleme imkanım oldu. Salgının
neden sonlanamadığını, neden hasta sayılarında azalma olmadığını anlamak için
güzel de bir fırsattı bu.
Her ilin hassasiyeti birbirinden farklı ve bu çok net bir
şekilde bir şehirden diğerine geçince fark ediliyor. Sokaklarda maskeli
insanların çoğunlukta olduğu yerler kadar, doğru ve etkili maske kullanımının
neredeyse kalmadığını söyleyebileceğim yerler de var.
Salgında vaka sayısı hala yirmi binin üzerindeyken, bu süre
içinde kaldığım hiçbir otelde aşılanma durumum da, HES kodum da sorgulanmadı.
Yani bu durumda Covid19 PCR testi pozitif olan biri karantinada olması
gerekirken bir otelde de konaklayabilir, izolasyonun önemini her yerde
anlatırken o kişi benim yanımdaki masada maskesini çıkartarak kahvaltı da
yapabilir. Eğer açık bir alanda oturuyorsam da, yanımda sigarasını içip bana
doğru üfleyebilir. Sorgulanma olmamasının nedenini bilmiyorum ama doğru bir
yaklaşım olmadığını biliyorum. Elbetteki sorgulamada her şey normalde olsa yine
aynı riskler söz konusu ama en azından net bilinen bir pozitiflik, şüpheli
temas ya da devam eden karantina süreci olan kişilerin kalabalık alanlardan
uzak tutulmasını sağlayacaktır.
Özellikle maskesiz bulunmak zorunda kalınan yeme-içme
yerlerinde açık hava ve mesafe şartını sağlayamayanlar çoğunlukta. Açık havada
olmak da dip dibe masalarda oturmak değil ayrıca. Fiziki şartlar dışında bu
mekanlarda çalışanların maskesiz asla hizmet vermemesi de dikkat edilmesi
gereken bir diğer konu.
Yalnız en önemlisi, devam eden salgın sürecine rağmen
insanlardaki rahatlık, daha doğrusu bu durumlardan duyulmayan rahatsızlık.
Tam doz aşılı olmama, kalabalık mekanlarda koruyuculuğu
yüksek N95 maske kullanmama ve mesafeyi korumaya dikkat etmeme rağmen yine de
etrafta maskesiz dolaşanlar olduğu için rahatsızlık duyan ben, insanlardaki bu
rahatlığın nedenini gerçekten çok merak ediyorum.
Hassasiyet gösterenlere önerebileceğim tek şey, etrafınızda
bulunan herkesin hasta olabileceğini düşünerek hareket etmeniz. Şu anda
korunmanın tek yolu bu. Sağlıcakla kalın.