Bugünlerde sosyal medyanın üst gündemlerinden olan Araç
Muayene Ücretlerinin yüksekliği ve mecburiyeti meselesi giderek toplumsal bir
tepkiye dönüşmeye devam ediyor. Toplumun her kesiminden destek gören bu haklı tepkinin
önümüzdeki günlerde sonuç vererek, bazı tedbir ve düzenlemeleri beraberinde
getirmesi beklentisi ise çok yüksek.
TÜİK rakamlarına göre, Türkiye’de trafikte 23 milyon araç
var ve bunlar iki senede bir muayene olmak zorundalar. 10-15 milyon araç yıllık muayene olmaktadır
ve bu yaklaşık 4-6 milyar liralık bir gelir demektir. Üstelik bu paranın büyük
bir bölümü devletin kasasına girmiyor. Mecburi ve tekelden verilen Araç Muayene
Hizmeti yabancı bir kuruluş tarafından yürütülüyor ve haksız bir kazanç olarak
her kesimin tepkisini çekiyor.
Egzoz muayenesi dahil bir otomobilin muayene ücreti 422
lira! Muayene esnasında bu para nakit olarak tahsil ediliyor ve kredi kartı
geçmiyor! Gecikmelerde aylık yüzde 5 ceza uygulanıyor! Muayene yaklaşık 10
dakika sürerken, muayene sırasında saatlerce bekliyor ve aracınızın başında
olamıyorsunuz! Hizmeti veren firmanın Alman menşeli olmasından mıdır bilinmez,
bırakın bir bardak çay ya da su ikramını, oturma imkanınız dahi yok! Araç mı
muayene ettiriyorsunuz, bir Nazi kampında ölüm sırası mı bekliyorsunuz farkı
yok! Üstelik bu muayenede aracınıza yapılan hiçbir katkı da yok! Aracınızın bir
vidası gevşek olsa muayeneden çıkarılıyor ve “Git yaptır gel” deniliyor. Onca
çektiğiniz eziyet sil baştan yeniden başlıyor. Sistem hizmet anlayışından çok
eziyet anlayışıyla işletiliyor ve bu da oluşan tepkileri daha da artırıyor.
Yine 15 bin TL’lik araçla, milyonluk araç arasında bir ücret farkı yok. Motor
hacmi 1000cc olanda 5000cc olanda aynı ücreti ödüyor!
Verilen hizmetin ücretinin yüksekliği ve haksızlığı bir
tarafa, araca ve araç sahibine hiçbir katkı sağlamaması ve uygulanan yöntemin
nezaketsizliği artan tepki ve şikayetlerin asıl sebebidir. Kuruma/firmaya
sağlanan tekel ve mecburiyet imkanı, garanti ve nakit gelir imkanı da bu nezaketsizliği
artıran en büyük faktörlerdir.
Ancak unutulmamalıdır ki; hizmette hata, istismar ve zulüm
yapanlar bunun karşılığını mutlaka alırlar. Oluşan haklı tepkiler, devletin
ilgili birimlerinin önüne geldiğinde sağlanan imkanlar gözden geçirilecek ve yeni
alternatifler, düzenlemeler ve tedbirler ortaya konulacaktır. Bu konuda
yapılacak en güzel düzenleme, devlet adına kullanılan yetkinin paylaştırılması
ya da devletin yeniden devreye girerek rekabet ortamını oluşturması olacaktır.
Sadece bu yapılırsa bile çok şeyin değişeceğinden emin olabilirsiniz…