Dünyada teknolojik gelişmeleri gazetelerin, dergilerin teknoloji köşelerinde ve hep imkansız bir hayal olarak görür, takip eder ve imrenirdik. Falanca ülke uçan araba yapmış, falanca ülke şu teknolojiyi geliştirmiş diye. Bizim ülkemizde ise bırakın ucanı, yerde gideni bile hayal etseniz suçtu, yapılamazdı. Yapılsa da durdurulur, rafa kaldırılırdı. 400 günde sıfırdan yapılan Devrim arabaları ilk görücüye çıktıkları günün sonunda depoya kapatılıp üzerine onlarca yıl kilit vuruldu. Buna rağmen yıllarca hayata geçirilemeyen Devrim arabalarını konuştuk, dillerden düşürmedik ama o depodan da dışarı çıkaramadık.

1950’li yıllarda zamanının çok ötesinde olan, üretim ve ihracat dahi yapma başarısını gösteren Kayseri uçak fabrikasını bile kapalı hangar kapılarının ardında bırakalı çok oldu. Her türlü teknolojiyi büyük bedeller ödeyerek dışardan alır hale getirildik. Bırakın arabayı çamaşır makinesini, buzdolabını bile çok yakın tarihlerde evlerimizde kullanmaya başladık. Televizyon bile 1970 li yıllarda siyah-beyaz olarak evlerimizde yerini aldı. Yani bir de kullanılmış/modası geçmiş teknolojileri dayattılar önce. Şanzımanlı, bir sağa bir sola dönen, merdaneli çamaşır makinelerini, yıkama ve sıkma kurulama üniteleri ayrı olan çamaşır makinelerini yaşı 30’un üzerinde olanlar bilmez. Otomatik çamaşır makinelerinin geçmişi de 30 yıldan fazla değildir. Oysa Avrupa ve Amerika gibi ülkeler bu teknolojileri çok daha önce kullanmaya başlamışlardı. Yeni teknolojiler geliştirdikçe eski teknolojilerini bize satıyorlardı. Bilgisayarları söylemiyorum bile. 25-30 yıl öncesinde bu ülkede bilgisayar yoktu diyebiliriz. Şimdiki nesil hiç bilmez ama FACIT hesap makineleri, mekanik daktilolar yakın zamana kadar resmi dairelerde kullanılıyordu.

Nereden nereye. Bugün ise ülkemizdeki teknolojik gelişmeleri takip etmekte dahi güçlük çekiyoruz. Fransa insansız hava aracı denemelerinde 4 kez pistten kalkamazken ve havada ne olduklarını bilmedikleri uçan nesnelerle kör, sağır ve hareketsiz kalırken, biz savaş ortamında başarı göstermiş sürü İHA/SİHA teknolojilerimizle zamanın ötesine geçtik. Bir F16 savaş uçağının taşıdığı tüm mühimmatı taşıma ve kullanma kapasitesine ve çok daha ötesine sahip üçüncü prototip AKINCI TİHA havalanmak üzere. Artık eskiden imrendiklerimiz şimdi bizi hayretle izliyor.

Kendi arabasını bir türlü üretemeyen bir Türkiye’den, dünyanın en teknolojik elektrikli arabası TOGG’u üreten bir Türkiye’ye geldik. Ve son olarak düne kadar sadece maket olarak gördüğümüz uçan araba Cezeri’nin ilk test uçuşu başarıyla tamamlandı. Bu zamana kadar bildiğimiz araba kasalarına kanat ve motor takarak uçurmaya çalışan ve bunu büyük bir teknolojik gelişme olarak servis eden dünyanın gelişmiş ülkeleri bu gösterilerinden öte gidemezken, özgün ve modern tasarımı ve çok daha mantıklı gelecek vaat eden teknolojisi ile Cezeri bu konuda en iddialı gelişme olmuştur.

Tüm bu teknolojik gelişmeler kısa sürede başarılmış gibi gözükse de, yılların birikimi ve özverili çalışmaları ile bu noktaya gelmiştir. Geçmişte çok ağır bir şekilde bedelleri ödenmiş, nice canlara mal olmuştur. Sonuçta gelinen nokta hepimizin gururu ve geleceğidir. Şüpheyle değil inançla bakmalıyız.

Tabi bu teknolojilere hayat veren yazılımlar ve tüm programlarda yerli ve milli ve en önemli kısmı da bu zaten. Üretilen teknolojilerin hayal bile edilemeyen özelliklere sahip olması da bu yüzden. Yani ne yapabileceklerini sadece biz biliyoruz ve biz yönetiyoruz. Uzaktan müdahale dönemleri artık çok gerilerde kaldı.

Teknoloji ve enerji alanındaki gelişmelerle dünya da fark yaratan bir ülke konumuna geldik. Bu teknolojilerin sağlayacağı ekonomik katkıları söylemeye bile gerek yok. Her ne kadar bunları kabul etmek istemeyenler olsa da Türkiye artık eski Türkiye değil ve buna tüm dünyayla birlikte onlarda buna alışacaklar.

Bu teknolojilerin gelişmesi ve hayata geçirilmesi anlamında mücadele veren, gece gündüz çalışan tüm vatan evlatlarına selam olsun…