Kendi enerjinizi üretemezseniz dışa bağımlı olursunuz, dışa bağımlı olursanız yüksek maliyet yüzünden enerjiye bağlı her türlü üretimde gelişemezsiniz. Ekonominizin büyük kısmını dış enerji alımına harcayacağınız için cari açığınız her geçen yıl artarak büyür… İşte Türkiye’nin son yıllarda enerjiye büyük yatırımlar yapması ve enerji çeşitliliğini artırma çabası içinde olması bu yüzdendir. Özellikle yenilenebilir ve nükleer enerji alanlarındaki gelişmeler Türkiye’nin geleceği acısından son derece umut verici ve önemlidir.

İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada; Türkiye'nin enerjide en büyük yatırımları arasında bulunan ve ülkemizin ilk nükleer enerji santrali olacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin üçüncü güç ünitesinin temeli atıldı.  İlk ünitesinin temeli 3 Nisan 2018'de atılan santralin, ilk ünitesinin 2023'te, diğer 3 ünitenin ise 2026 sonuna kadar faaliyete geçmesi ile;  1200 megavatlık 4 reaktör ile 4 bin 800 megavat kurulu güç sağlanacak.  Yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik üretilecek.  Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’u karşılanacak.   7 gün 24 saat, iklim koşullarından bağımsız ve kesintisiz enerji üretilecek.   En yoğun dönemde 16 bin, işletme esnasında 4 bin kişilik istihdam gerçekleşecek.  60 yıllık işletme ömrü, 20 yıl daha uzatılabilecek.  Sıfır emisyonla, çevreye zararlı sera gazı salımı yapılmadan, kesintisiz elektrik üretilecek.  Ekonomiye sağlanacak 6 milyar dolar yerli katkı ile cari açık azaltılacak.

Türkiye’nin nükleer enerjiye gelmeden önce en önemli enerji üretim alanları Hidro Elektrik Santralleri (HES)/barajlar ve Termik santraller(TES)/kömürle sağlanıyordu ve halen en yaygınları da bunlar. Özellikle termik santraller zararlı atıklar üretmekte, karbon/duman salınımı, sera gazı etkisiyle ve kül atıklarıyla çevreye son derece zarar veren bir kaynaktır. Diğer enerji üretim alternatifleri ise gelişen teknoloji ve artan enerji tüketimi ihtiyacı ve ucuzluğu sebebi ile son yıllarda tercih edilmeye ve yaygınlaşmaya başladı. Özellikle dereler üzerinde kurulan yüzlerce küçük HES’ler ve rüzgar enerjisi santralleri (RES) ülkemizde son yıllarda hızla yayıldı ve ciddi üretimler yaparak ülkenin enerjide ki bağımlılığını azaltmakta büyük katkılar sağladılar. Yakın zamana kadar komşu ülkelerden ciddi anlamda elektrik enerjisi ithal eden bir konumdan ihraç eden konumuna geldik. Ancak tüm bu çeşitliliğe rağmen halen yeterli enerji üretimine sahip değiliz. Bunu da nükleer başta olmak üzere diğer enerji alternatiflerine hızla devam eden yönelimlerden söyleyebiliriz. 

Yine yenilenebilir enerji alternatiflerinden olan güneş enerjisi üretimi de ülkemizde yaygınlaşmak eğilimindedir. Kurulum maliyetlerinin yüksek olması sebebi ile yeterince yaygınlaşmamakla birlikte, güneş enerji teknolojilerine yönelik üretimlerin ülkemizde kurulmaya başlanması yakın gelecekte bu alanda da büyük atılımların olmasında etkili olacaktır.  Yenilenebilir enerji; rüzgar ve güneş gibi enerji üretimleri tabi ki süreklilik, maliyet ve çevresel etkiler bakımından tercih sebebidir. Ancak ülkenin zengin akarsu kaynakları, kömür rezervlerinin bulunması sebebiyle HES ve TES’ler de uzun bir süre daha kullanımda olacaktır. Enerji tüketiminin her geçen gün arttığı günümüzde kaynak çeşitliliğine rağmen daha fazla üretim ve yeni üretim kaynakları gerekliliği de ortadadır. O yüzden en büyük enerji üretim kaynaklarından olan nükleer enerji de ülkemiz için kaçınılmaz ve olması gereken önemli bir yatırım ve gelişmedir.   Ekonomik bağımsızlık ve refah için enerji açığının olmaması ve kendi kendine yeterli olmak günümüz dünyasının en önemli unsurlarındandır. Türkiye’nin enerji çeşitliliği konusunda bu derece bir efor sarf etmesi bu yüzden önemlidir…