SON DAKİKA



Haber > Gündem > Aklını emanet etmeyen Soylu'nun kararlılığı...

Aklını emanet etmeyen Soylu'nun kararlılığı...

25 Şubat 2017 Cumartesi - 09:20








Ziya Paşa’nın; “Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür”, yani; “İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır”, ya da “Unutkanlık insanlık halidir” anlamına gelen sözü çok bilinir, çokça da söylenir.

Ben diyeyim “söylenmesinin”, siz söyleyin “sığınılmasının” baş sebebi de, insanoğlunun genelde kötü yaptıkları ya da başaramadıkları için unutkanlığı bahane ederek kendini aklamaya, suçtan arındırmaya çalışmasıdır. Oysaki, insan hafızasının en büyük özelliği unutmak değil, hatırlamaktır. Hayat denilen gerçekte iyilikleri ile kötülükleri yaşananları birlikte hatırlamaktır.

İşine geleni, gelmeyeni değil!

İşte o nedenledir; “Benim için en önemli makam Trabzon milletvekilliğidir” diyen Süleyman Soylu’nun 15 Temmuz ihanetinin hemen bir gün sonrasında Habertürk’e yaptığı canlı telefon bağlantısında söylediği; “Ben aklıyla alay eden adam değilim” ifadesini çok önemsemem...

O günün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, bugünün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’yi tarih sahnesinden silmek için yapılan ihanet hareketi ile ilgili sıcağı sıcağına şu gerçeği net bir şekilde ifade etmişti: “Türkiye’deki bütün bu oyunların terörün, Suriye’nin, Irak’ta olup bitenlerin, bugün olup bitenlerin arkasında Amerika’nın kendi hevesleri var.”


Planını programını bizim gibilerin 15-20 yıl öncesinden ortaya koyarak uyarılarını yaptığı, bu bir nevi misyonerlik şemsiyesine büründürülmüş teşebbüsün Türkiye’ye nelere mal olduğunu, birileri geç de olsa şimdi net olarak görüyor, yaşıyorlar.

Dün İçişleri Bakanı sıfatıyla Süleyman Soylu’nun arkasında “Evet” mühürlü “STK-Referandum İstişare Toplantısı” afişinin önündeki konuşmasını dinlemeye başlamadan önce bunları “nisyan” saymadım, hatırladım!

Sonra, sonunda yanı başımdaki meslektaşımın “Müthiş performans” olarak nitelediği konuşma için; “Önce inanırsanız, sonra olumsuzlukta da pay sahibi değilseniz, amelinizde de samimi iseniz böylesi bir performans sergilersiniz” diye kulağına fısıldadım. Ve de ardına da; “İşte o zaman sözlerinizdeki samimiyetiniz suratınıza, gerçekliliğiniz gözlerinize yansır. İkiyüzlülükten değil, bedeli ağır olan doğruyu hatırlamanız, zikretmeniz yüzünden terlersiniz. Sesinizi suçluluğunuzu örtmek için değil, samimi heyecanınızı yansıtmak için kullanırsınız” diye de ekledim.

Sayın Soylu, kim üzerine alınırsa alınsın, “Hayır vermek, PKK ile, FETÖ ile birlikte olmaktır” gibi iğrenç ve çirkin yakıştırmaları tek klime ile bile kullanmayarak adeta insanlık, demokrasi dersi vermiştir. Anayasa değişikliklerine kendince neden “evet” verilmesi gerektiğini siyaset tarihinin “darbe” mahreçli yıllarına atıflarda bulunarak izah etmeye çalıştı. “Evet-Hayır” üzerinden ayrıştırma yapmadı, “yaptırmam” dedi. Ve de bana göre en önemlisi, konunun kişisellikten çıkarılıp, sistem sorunu olarak algılanması gerektiği fikri üzerinden hareket edilmesini istediği şu ifade herkesin tercih noktası olmalıdır: “Kişiye değil, sisteme bağlı bir anlayış siyasete, yönetime, yasama ve yargıya hakim olacaktır.”

Başta da dedik ya; “Aklıyla alay etmediği” için onun cenderesinden çıkmamaya gayret gösterdi. Gönüldeki hissiyatını aklıyla birleştirip de, birinci derecede sorumlu sıfatıyla da “terör” denilen belayı karşısına alıp da; “Bu işi Türkiye’den söküp atıncaya kadar, bedeli ne olursa olsun gerekeni yapacağız” sözlerini öylesine yüksek perdeden canhıraş bir şekilde sarf eyledi ki, salondakilerin istisnasız tümü alkışladı. Terör hareketinin cephaneliği haline getirilen Koruköy ile ilgili muhalefet milletvekillerinin adeta suçluyu sahiplenme güdülerine olan tepkisindeki sertliği kimse yadırgamaya kalkmasın. Böylesine kritik bir süreçten geçilirken, aşağıdan-yukarıdan, iktidardan-muhalefetten ağızdan çıkacak söz “kılı kırk yararak” sarf edilmelidir.


Ez cümle, Süleyman Soylu’nun dünkü konuşması başından sonuna kadar, önce söyleyip sonra inanan değil, önce inanıp sonra söyleyen kararlı bir devlet adamlığının göstergesi idi. Söz konusu terör olduğunda, Türkiye’nin son çeyrek asırdır görevlendirdiği içişleri bakanlarını sıraladığımız zaman da pek benzerliği bulunmayan, bu belayı defetmekle kendini görevlendirmiş birisi gibi olduğunu da eklemezsek haksızlık etmiş oluruz.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap