17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu devlet kademelerinde müthiş bir depreme neden oldu.
Yıllardır Cemaatin sızdığı devlet kademeleri arasında ilk sırada emniyet var iddiası ayyuka çıktığı halde, geniş bir operasyona tabi tutulmayan, hatta Gezi olaylarında kahraman ilan edilen Emniyet Teşkilatı birden tu kaka oldu. Operasyonu başta İçişleri Bakanı olmak üzere vali ve emniyet müdürlerine bildirmedikleri için ve cemaatin düğmeye basmasıyla yaptıkları sanıldığı için kıyıma uğradılar. İstanbuldan cemaate yakınlığı ile bilindiği iddia edilenlerin görevden alınmasıyla başlayan kıyım, Ankara ve İzmire de sıçradı.
Hükümetin emniyetteki yeni yapılanmaların önüne geçmek için, Polis Koleji-Akademisi kökenli isimler yerine Mülkiye mezunlarına ağırlık veren bir yapılanmaya gideceği ifade ediliyor. Bunun ilk işareti Hüseyin Çapkının görevden alınmasından sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğüne Aksaray Valisi Selami Altınokun getirilmesi oldu.
Emniyetteki cemaat temizliğinden sonra, Başbakanın Devlette paralel yapılanmaya izin vermeyeceğiz. İnlerine gireceğiz restiyle önce yargıda kendini hissettirdi, şimdi de müsteşar, genel müdür ve şube müdürü bazında bürokraside görevden almalarla sürecek.
Özetle, bugüne kadar cemaatin kök saldığı kurumlar bilindiği halde sesini çıkarmayan hükümet, bakan çocuklarına kadar uzanan son operasyonu, hükümete karşı bir komplo olarak değerlendirdi ve kurumlarda cemaat avına başladı.
Çekmecesinde yüzlerce bürokratı kapsayan tasfiye listesinin son etabının da valileri kapsayacağı yönünde. Önümüzdeki günlerde üçlü kararname ile bazı emniyet müdürleri ve valilerin de görevden alınacağı ve hükümetin sistemi adeta yeniden kuracağı ifade ediliyor.