Önce; Osmaniyeli Şehit Yüzbaşı Ali Alkan'ın cenazesinde ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan'ın feryadını hatırlatalım: "Düne kadar ‘çözüm’ diyenler, ne oldu da ‘sonuna kadar savaş’ diyorlar? Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı araçlara binip, 'şehit olmak istiyorum' diye bir şey yok..."

*

Sonra; çözüm süreci döneminde olup bitenlerden birini Genelkurmay'ın son açıklamasından öğrenelim: "Tunceli'de dağlık alanda bulunan PKK'lılara ait 3 uçaksavar bataryası bombalanarak imha edildi." Anladınız mı o ‘Süreç’ denilen; ben diyeyim "Gaflet", siz söyleyin "Delalet" (hadi hıyanet kalsın) uykusunda bu ülkede nelerin nelerin olup bittiğini? Eşkıya tarafından kırsaldaki roketatar şehirlere indirilmiş, onların yerine de uçaksavarlar yerleştirilmiş. Tabii bir yerleştirenler var, bir de gaflet ya da delalet ile yerleştirilmesine göz yumanlar. Ha bir de, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile İsrail'in bekası hesabına olup biteni hâlâ anlamayanlar ya da siyasi ikbal veya sandıktaki oy için anlamak istemeyenler...

*

Daha sonra gelelim, "30 korumayla gezip, şehit olmaktan" söz edilmesine... Dahası, bir yandan köşeye sıkışıldığında "Biz bu yola kefenimiz cebimizde çıktık" diyerek, devletin binlerce güvenlik görevlisi ile havada-karada, yatarken-gezerken Azrail’e karşı tedbir alınmasına! * Ve de sağlıklı düşünemeyen bir ahali vücuda getirmede üstün bir başarı sağlayan Sağlık Nazırı Mehmet Müezzinoğlu'nun, asırlık sorunun çözümü için sunduğu tek neşterlik teşhise; "Kaosların sebebi bu ülkede başkanlık sistemi olmamasıdır."

*

Sayın Müezzinoğlu'nun dediği gibi bunların bir sebebi mutlaka var. Ama o sebebi bulabilmek için önce hisleri ile değil aklı ile hareket eden, Allah'a kul, ümmete hayırlı insan amacınız olması lazım... Sonra da ‘kendi doğrusundan başka doğru tanımayacak derecedeki yobazlıktan’ da kurtulmak gerek...

*

Sonuç hesabına ille de; her işte olduğu gibi, aklı kullanmada ve düşünme de adil ve adaletli olabilmek, insanlık adına şarttır.. Bu ahalinin sorunu zaten, kendi vicdanında ve aklında adil ve adaletle olabilmeyi, ben diyeyim "Başaramamak", siz söyleyin "Becerememek”tir. Onun içindir ki; böylesi ruh ve düşünce hali içinde olanlar gerektiğinde çıkarları için şeytanla bile işbirliği yapar, onu evlerine bile davet ederler. Ama unuttukları bir gerçek vardır. O da; kendi çıkarları hesabına şeytanla işbirliği yapanların, menfaatleri bittiğinde şeytanın kapıdan çıkıp gitmeyeceğini hesap edememeleridir!

*

Ez cümle; dün açılım süreci hesabına ben diyeyim "PKK", siz söyleyin "Caniler", onlar desin "Şeytan" ile işbirliği yapanlar, şimdi hangi havadan dem vururlarsa vursunlar işe yaramıyor. Yaramadığı da ortada. Çünkü durum; "Besle PKK'yı, oysun milletin gözünü" halini almıştır...