SON DAKİKA



Haber > Gündem > “Muktedirlik” mücadelesi

“Muktedirlik” mücadelesi

10 Nisan 2017 Pazartesi - 10:15








Hatırlarsanız AK Parti ilk kez 2002 Kasım seçimlerinden sonra milletvekili sayısı itibarı ile, net bir çoğunlukla iktidara geldi. Ve bu tarihten sonra da iktidar olmaya devam etti. AK Parti iktidarının özellikle ilk yıllarında ülkemizin belli kesimlerinde ve yüksek sesle yapılan şu tartışmaya hep şahit olurduk. “İktidar olmakla muktedir olmak aynı şey değildir.” “AK Parti bu ülkede iktidar olsa da asla muktedir olamayacaktır.” Bunun ne anlama geldiğini zamanla daha iyi anlamaya başladık. İktidarı her ne kadar vatandaş oluştursa da, iktidarın hangi adımları atması gerektiğini belirleyen asla milletimiz ve onun temsilcileri olmamıştır.

Gerek uluslararası kurum ve kuruluşlar, gerekse ülkemizde yönetimi hizaya getirmek için oluşturulmuş birtakım kurullar eliyle, hiçbir iktidara muktedir olma fırsatı tanınmamıştır. Bazı dönem iktidarlar, muktedir olma şansını çok zorladıklarında işte o zaman da birtakım güçler, güç ve şiddet kullanarak milletin adamlarının önünü kesmişlerdir. Menderes’in sonu, Özal’ın şüpheli gidişi ve Erdoğan’a yapılan sayısız suikast girişimi ve en son 15 Temmuz akşamı hainlerin vizyona koyduğu “son çırpınış” filminde gördüklerimiz gibi…  

AK Parti belki de uzun yıllar iktidarda kalmanın ve milletimizin ekseriyetinin desteğini almış olmanın güveni ile aslında her dönem gündeme gelmiş ancak hiçbir zaman milletimizin önüne getirilememiş bir mesele olan “başkanlık sistemi” meselesini Devlet Bahçeli’nin önerisi ile tekrar gündeme almıştır. Mevzu milletimizin yönetime etkin müdahalesi olunca neredeyse dünya ayağa kalktı. Batılı bazı “dostlarımız” başta olmak üzere…

Ülkemize zarar vermek isteyen düşmanlarımız ile dost bildiklerimizin aynı orkestranın enstrümanı olarak boy göstermelerine önce şaşırmadık değil. Lakin anladık ki bu mesele “bazıları” açısından sadece milletimize bırakılacak bir mesele değildir. Anladık ki iktidar olmakla muktedir olmak gerçekten aynı şey değildir. Anladık ki bizi “iktidarlar” değil de “muktedirler” yönetiyormuş. Anladık ki millete iktidar olma yolunu açan mevcut anayasal sistem, muktedir olma yolunu da bütünüyle kapatıyormuş.

Anladık ki meydanlarda bizim gibi olanların iktidara gelince başkaları olmalarının derin sırrı burada gizliymiş. Anladık ki yıllardır bizim “çözüm” bildiklerimiz, aslında “kördüğüm”ün ta kendisiymiş. Seçilirken kardeş olanların, seçilince kalleş görünmeleri bundanmış. “Bizi hep başkaları yönetiyor hissine kapılmamız” da bu yüzdenmiş.


Anayasanın bir “kurallar manzumesi” değil de bir “kurullar krallığı” olması da bundanmış meğer. Anladık ki bu referandum milletimize iktidar olmanın yanında muktedir olma fırsatı sunduğu için bütün şer güçler ittifak halinde çalışmaktadırlar.

Anladık ki ey milletim, bizim de kendi iktidarımıza muktedir olma yolunu açacak bu değişiklik için çok çalışmamız gerekir.   Muktedirlik ancak iktidar olanlara tanınmalıdır. Onun da anahtarı milletimizin elinde olmalıdır.

Oyladığımız sistem, işte bu yüzden önemlidir. Bu seçimle birlikte ya yıllardır iktidara getirdiklerimizin muktedir olmalarını sağlarız, ya da iktidara getirip seçtiklerimizi elleri kelepçeli olarak kurullar krallığının yerli ve yabancı “işbirlikçi muktedirlerine” teslim ederiz. Karar milletimizindir. Ve bizim için her daim ve her şekli değerlidir.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap