Bu satırların yazarı, eğitimin en önemli kamusal görev olduğuna inanan, bu nedenle parasız eğitimi savunan; eğitimde fırsat eşitliğinin en temel insan ve vatandaşlık hakkı olduğunu düşünen biridir. Dolayısıyla ilke olarak dershaneciliğe karşıdır. Ancak dershaneler, birden bire kapatılamaz!

Öncelikle vurgulayalım ki; özel dershanecilik, eğitimdeki yetersizliklerin, yozlaşmanın, çağdışı uygulamaların, bu alana yeterince önem verilmemesinin dramatik bir sonucudur. Üniversiteye hazırlık amacıyla kurulan bu kurslar, eğitimdeki kalite düşüşüyle koşut olarak, bütün sınıfları kapsayacak ikinci eğitim konumuna geldi.

İyi okullarda eğitim gören öğrencilerle eşit koşullarda olamayan ezici bir çoğunluk, bu kurslar aracılığıyla eşitsizliği bir ölçüde gidermeye çalıştı. Elbette ekonomisi iyi olanlar. Birçok dar gelirli aile, eğitim ve üniversite şansını arttırmak için, büyük özverilerle çocuklarını dershanelere gönderdi. Yoksul ailelerin ise böyle bir şansı olmadı.

Öğrenciler okullarda akla, deneye, üretime dayanmayan ezberci eğitim altında ezilirken, dershanelerde de sınavlara hazırlanan, ruhsal açıdan sorunlu ‘yarış atları’na dönüştürüldü.

CEMAATLERİN İLGİSİ

Çok karlı bir sektör haline gelen dershanecilik, yatırımcıların ve özellikle de dini cemaatlerin ilgisini çekti. Özellikle Gülen Cemaati’nin bugün ülke çapında 900’e yakın dershanesi, 200’ün üzerinde özel okulu, 500’ün üzerinde öğrenci yurdu var. Yurtdışında 134 ülkede 400 özel okulu, 38 öğrenci yurdunu, kursları da buna eklersek, cemaatin on binlerce öğrenciye seslenen; ekonomik, sosyal ya da siyasal bir odak olarak nasıl devasa bir güç haline geldiği görülebilir.

ERDOĞAN-CEMAAT KAVGASI AKP

koalisyonunda iktidar ve güç savaşı nedeniyle cemaatin ayrışmasıyla başlayan kavgada Erdoğan’ın, cemaat dershane ve okullarını hedef alması rastlantı değil. Çünkü cemaati ayakta tutan organik bir yapı gibi bu kurumlar. Yani hükümet, cemaate darbe vurmak amacıyla yaklaşık 3 bin 700 dershaneyi kapatma kararı aldı. Cemaat okullarını kapatmak için tüm okulları kapatma kararı almak ne kadar doğruysa, bu da o kadar isabetli bir karar. Sonuçta Anayasa Mahkemesi bu kararı iptal etti. Şimdi hükümetin ne yapacağı merakla bekleniyor.

ASIL SORUN

Eğitimi çağdaş, kaliteli hale getirmeden, okullar arasında bir standart yaratmadan dershaneleri kapatmak, kötü ve yetersiz eğitim gören milyonlarca genci, iyi eğitim gören ya da bir avuç zengin aile çocuğu karşısında kazanamayacağı bir yarışa sokmak anlamına geliyor. Sorun dershaneler değil, dershaneleri ihtiyaç yapan çarpık, yetersiz, çağdışı, fırsat eşitliği olmayan eğitim sistemi.