Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugün kahvaltıda Alevi dedeleriyle bir araya geldi. Çankaya Köşkü'ndeki kahvaltıya yaklaşık 15 dede katıldı. Görüşmede, Alevilerin taleplerinin yanı sıra terör süreci masaya yatırıldı. Kahvaltı sonrası konuşan Davutoğlu, birlikte mesajı verdi. Davutoğlu, "Her kim saldırya uğramışsa hepimize düşen onun yanında olmaktır." dedi.Alevilik konusunda öğütler veren Davutoğlu; "Anadoluya bir kardeşlik çağrısı için buradayız. Birçok hedefi sohbetimizde gerçekleştireceğiz. Gönüllerimizi gönüllere bağlayacağız. Hepinizin saygıyla davranmak erkan ve edebi öne çıkarmak için bir evrensel misyonumuz var. Bu misyonumuz insanı ve insan onurunu korumak" dedi.

İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"İnsan onurunu korumak bağlamında Alevi Bektaş'nın yaptığı çağrıyı bir pınar olarak görmüş bulunuyorum. Asırlar öncesinden bu güne bir çağrıda bulunuyor. Asırlar geçiyor ama bu pınar kuruyor. Sizler Alevi Ocağının temsilcileri olarak temsilcilerinizin izinden ayrılmayacağınızı biliyorum. Hz. Ali'nin, Hz. Hüseyin'in, Hz. Musa'nın yoludur, 12 İmam yolu. Bu yoldan bahsedip özünde bu yoldan koparsak, İslam'dan bağımsız yaşarsak bizden hesap sorarlar. Hoca Ahmet Yesevi hesap sorar. Bunların hepsi bizim yolumuzdur. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir vatandaşı arasında ayrım yapmaz. İşte çözüm süreci derken tam da bunu kastetik.

"NE IŞİD, NE PKK NE DE..."

PKK'nın uyuyan iki polisi şehit etmesi defedilmesi gereken bir başka şerdir. IŞİD şerrini defetmenin sadece sözle olmayacağını gördüğümüzde operasyon başlattık. Kürt, Türk, Alevi, Sünni bütün kardeşlerimize diyorum ki, bir şer geldiğinde gelin el ele verelim, beraber Hakka yürüyelim ve o şerri defedelim. Ülkemizde kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen çevreler karşıtlıkları körüklemek isteyebilir. Ne IŞİD, ne PKK, ne DHKP-C müslümanları, Türkleri, Kürtleri, Alevileri temsil ediyor, temsilcimiz Hacı Bektaş-ı Veli'dir. Gelin kim şiddet uyguluyorsa ona karşı duralım.

"ŞİDDETTE BİRLİKTE KARŞI DURALIM"

Madımak, Başbağlar gibi hançerlerle yüreğimizde yaralar açıldı. Kim şiddet uyguluyorsa ona birlikte karşı duralım. Çizginin geleneğin korunmasının zor olduğu dönemler yaşadık, geleneğimizin korunması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak hiçbir vatandaş arasında ayrım yapılmasını kabul etmeyiz, korumamız gereken diğer bir husus da ülkenin vatandaşı olmaktan kaynaklanan demokratik hak ve özgürlüklerdir. Bu ülkeyi Kürtler ve Türkler olarak bölmek kimin haddine, kimin menfaatine? Biz, siz diyenler, birlikte bir "biz" oluşturamaz. Bugünlerde her yerde insan onurunu ayağa kaldırmalıyız.

"TÜRKİYE KİMSENİN MALI DEĞİLDİR"

Türkiye Cumhuriyeti devleti kimsenin şahsi, nesebi, mezhebi, ırki malı değildir. Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün vatandaşlarımızın eşit hakka sahip olduğu ve eşit bir şekilde de hak iddia ettiği, edebileceği, bunu da demokratik yollarla gösterebileceği bir ulu geleneğin son devletidir.