SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Kayamuzi vermezuk

Kayamuzi vermezuk

06 Şubat 2013 Çarşamba - 08:46




Trabzon Çayırbağı halkı, çimento fabrikası ve taş ocakları için sivil itaatsizlik kararı alacak.





Taş ocaklarıyla Şahinkaya’ya zarar verilmesine Çayırbağı halkı tepkili. Yöre sakinlerinden 70 yaşındaki Yeter Sürül, firma yetkililerine yöresel şive ile seslendi: “Tonya’ya çimento fabrikasını kurdutmayuz. Biz ne yeyeceğuk haburda? Biz kayamuzu vermezuk. Buraya gelmayun, kayaya gelmayun!” Tonya ilçesine kurulacak olan çimento fabrikası için Çayırbağı beldesine yapılması düşünülen taş ocakları köylüleri ayağa kaldırdı. Çayırbağı ilçesine gittik ve yöre halkının düşüncelerini öğrendik. Bölge insanı geçimini tarımdan sağlıyor. Tarlalarda kadınlar işliyor, erkekler ise gurbete giderek hayatlarının çoğunu inşaatlarda geçirip Çayırbağı’nın yeşiline, doğasına ve ailesine hasret çekiyor. Çayırbağı sakinleri eğer devlet buraya taş ocaklarını kurmakta kararlı olursa, sivil itaatsizlik kararı alacak. Şimdiden köyde imza kampanyaları açarak herkesi bu birlikteliğe davet edecekler. Abahohor Mahallesi’nde köylüye sorduk. Tonya’ya kurulan çimento fabrikası ve buraya kurulacak taş ocakları hakkında görüş aldık. Yöre halkı kestirip attı, "Ölürüz de kayamuzi vermezuk" dedi. BİZ AÇ DURURUZ AMA KAYAMIZI KIRDIRTMAYIZ Buraya taş ocaklarının kurulması yönünde kendilerine kimsenin bir şey söylemediğini ifade eden İbrahim Bulut: "Biz bu ağaçları bu şekilde gördük. Gene de görmeye devam edeceğiz. Bu asit yağmurlarına, bu taş gürültüsüne biz dayanamayız. Aç dururuz, bu kayayı kırdırtmayız. Sonra bu kayayı nasıl kıracaksınız? Burada tarihi eser var. Varsınlar istedikleri yere taş ocağını yapsınlar. Gitsinler Anadolu’nun bozkırına yapsınlar. Buraya yapmasınlar. Bizim tepkimiz budur" dedi. HAVAMIZI VE KAFAMIZI BOZMAYIN Mehmet Sürül: "Yöremizin işsizleri fazla. İşsizliği düzeltmek için çimento fabrikasını değil de turizmi kullanırsa devletimiz daha faydalı olur. Halk olarak isteğimiz o dur. Biz doğamızın aynen böyle kalmasını istiyoruz. Havamızı ve kafamızı bozmasınlar. Hukuka saygılıyız, hukukun bittiği yerde bizim hukuk başlar. Buyursunlar gelsinler!" BİZ BU İŞİ İSTEMİYORUZ Cemil Köse: "Bizim evlerimiz kayanın bitişiğinde. Ben şimdi oraya ev yapıyorum. Endişelendik. Bunu yapacağız da ne olacak? Buralar yıkılırsa biz nereye gideceğiz? Buraya taş ocağı yaptırmamak için elimizden geleni yapacağız. Bize vaatte bulunuyorlar, iş imkanı diyorlar. Bu zamana kadar bize iş imkanı sağlamayanlar dağımızı alarak bize iş imkanı sağlayacaklarsa, bunu kabul etmiyoruz" dedi. ÇİMENTO FABRİKASININ MEKANI YANLIŞTIR Emekli İmam Dursun Küçük, burada böyle bir şeyin yapılmasına asla müsaade etmeyeceklerini belirterek şunları söyledi: "Devlet veyahut firmalar gelip faydalı bir iş burada kuracaklar. Biz tozları burada yiyeceğiz, paraları alıp onlar istediği gibi yiyecek. Bu taş ocağı kadar topluma zarar veren hiçbir şey olamaz. Bu toplum burada olmasaydı faydası var mıydı? İllaki vardır. Ancak Düzköy’e gittiğiniz zaman karşınızda küçük bir taş ocağı var ama çok küçük. En az bir iki kilometre alanı, yok etti. Kapattı, çevresi bembeyaz oldu. BU VATANDAŞ NEREYE ÇIKACAK? Çimento fabrikası faydalıdır ama bunun mekanı yanlıştır. Buradan 5 dakikada bir araba 40 tonluk araba geçecek. Sadece bizim alan değil, bütün köyler zarar görecek. Bu fabrikalar Amerika’da yoktur, İngiltere’de yoktur ama o adamlar işlerini bir yerden görüyorlar. Vatandaşa bunun zararı vardır. Bu vatandaş buradan nereye çıkacak bu da belli değil. Biz bu işe tamamen karşıyız, burada bu işi yapamazlar. Mümkün değil." BU GÜZELLİĞE YAZIK DEĞİL Mİ? ESKİ Muhtar Dumuş Civelek ise, "Burada bize iş verecekler diye hiç kimseyi kandırmaya kalkmasınlar" diyerek tepkisini şu sözlerle dile getirdi: "Bu fabrikaya buradan alacakları üç tane bekçi, taş patlasın taş ocağında çalışacak köylü sayısı taş 7-8 kişidir. Buradan işçi çalıştırmazlar. Bu fabrika ve taş ocakları bu köyü bitirir. Bizi bu kadar baskı altına almasınlar. Burada böyle bir şey olamaz. Bu güzelliğe yazık değil mi? Burada turizmi geliştirsinler de bu millet istifade etsin." YAPILAN YOLLAR YIKILACAK Yöre sakinlerinden Ömer Sürül ise "Burada 20 senede 8 kilometre yol yapılmadı. Bu yolları yıkarlarsa kim yapacak? En basiti bizim şu anda kanalizasyonda çalışmanın altından müteahhit topu başka yere atıyor. Yolu kim serecek? Çukurların içinde gidip geldik 2 aydır. Şu an oraya 10 kamyon malzeme serildi ve düzeldildi. Bu taş ocağı firması bunları yaparsa yolu da yıkacak. Yollar yıkılırsa, yapılmıyor" görüşlerini dile getirdi. ÇAL MAĞARASI VE KALE VAR SERPİL Yüksel imzasıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, yayımladığı yazıda, "Tonya ve Çayırbağı’nda hiçbir kültürel bulguya rastlanmadı" denilerek bu fabrika ve taş ocaklarına onay verildiğini söyleyen Çelik, "Hemen aşağıda Çal Mağarası var. Bakanlık tarafından koruma altında. Orası patlamalarla göçecek. Yanındaki yer altı su kaynağı ise kirlenecek. Şahinkaya’da bulunan kale de bu olaylardan nasibini alacak. O kale Rum Pontus zamanında yapılmış, daha sonra da Osmanlı ve Türklerin eline geçmiş olan doğa ve el yapımı olan bir kaledir" dedi. İSTANBUL'DAN BURAYA NEFES ALMAYA GELİYORUM 47 SENE gurbette olduğunu haykıran Seyfullah Sürül ise, tepkisini şöyle dile getirdi: "Bu doğal erik fidanını aldım, İstanbul’a götüreceğim. Ben bu doğal harikası yere bir nefes almak için geliyorum. Hala gurbetteyim. Burada eğer bir ayaklanma olursa ben o gurbetten seve seve hemen buraya gelirim." KARŞILARINDA BENİ BULURLAR GÜLCANA Mahallesi’nde oturduğumuz kahvede sigara dumanından eser yoktu. Trabzon Merkez’den 40 kilometre uzaklıktaki bu kahvedeki insanlar kanunlara ne kadar bağlı olduklarını gözler önüne serdiler. Merkeze uzaklar ama kanunlara harfiyle uyan yöre halkına taş ocakları sorulunca küplere biniyor. Burada 25 yıllık imamlık yapan 74 yaşındaki Hafız Murat Şahin, köyün en ileri gelenlerinden. Bronşit hastası. Kulağı duymuyor. Taş ocaklarını öğrenen İmam Şahin, "Bu kayaya dokunamazlar, buraya taş ocakları kuramazlar. Kurarlarsa ben karşılarındayım" dedi. DEMOKRASİNİN BİTTİĞİ YERDE MÜCADELE BAŞLAR Yılmaz Civelek, “Demokrasinin bittiği yerde ne olacak? Mücadele başlayacak. Bunu hukuk aşmaz ise burada olacak olan bu. Bu insanları burada bu kadar hakir göremezler. Biz buraya hayatımızı verdik, dışarıdan kopardık. Gurbetlerde kazandık, geldik buraya yatırım yaptık. Burada insan gibi yaşıyoruz. Biz devletimize bağlı insanlarız ama devletimin bu insanlara hiçbir faydası olmadı. Bunu hepimizin atası, dedesi duydu. Şimdi sıra bizde, biz de yaşıyoruz” diye konuştu. Osman Küçükaslan ise, “Biz kayamızı seviyoruz. Biz köyümüzden ayrılmak istemiyoruz. Burada böyle bir şey olursa bu insanlar ne olacak? Burada bir patates var, bir mısır var, bir de lahana. Başka bir şey yok burada. Bizim kayamız yıkılmasın” dedi. BURAYA GELMAYUN! TAŞ ocaklarıyla Şahinkaya’ya zarar verilmesini istemeyen 70 yaşındaki Yeter Sürül, köy şivesi ile tepkisini çok sert gösterdi. Firma yetkililerine "Buraya gelmayun, kayaya gelmayun" diye seslenen yaşlı kadın, şunları söyledi: "İki lahana yeyruk, iki patatis yeyruk, burada aç mi duracağuk? Siz bu kayayu alacasuğuz. Biz ne yeyeceğuk haburda? Topraklari mi yeyeceğuk? Biz kayamuzi veremeğuk. Biz açtan öluruk burda. Maaşın olsa ne olur, onca külfetim var, ne yeyeceğuk? Edeyruk bi kazan lahana da yeyruk. İki patatis... Bi daha buraya kimsa gelmasun, kim gelirsa vallaha kafasuni yararum. Kocadım ama başuğuzi yararum. Öyle de onlara, buraya gelmesunlar. Ya bak vaziyetume, oldum 70 yaşında, yabak 10 tane uşak baktum, yetim habu kadacuk. Ben onları lahanalarla, kartolilarla (patates) büyüttüm. Buraya gelmayun, kayaya gelmayun." DEVLET VERİR AMA BİZ VERMEYİZ “BİZİM babalarımız, atalarımız bu toprak için öldü" diyen yöre insanı Talip Köseoğlu ise şunları söyledi: "Buradan insanlar Yemen’e gittiler. İki kişi geri döndü: Çilli Yunus ve Lenger. Dedem Yemen’de yatıyor. Rus burayı alanda 3 gün kırgan verdi. Muzura’dan yukarı, Karaağaç’tan yukarı. Hıdırnebi’de vurdu ona. Burada 3 günü 3 saate indirdi, kaçan kaçtı, kaçamayanı vurdu. Kaba Mehmet’in oğlu Yunus Hafız, vurdular onu, burada gömdüler. Köseoğlu’nun evini yaktılar. Geldi ihtiyarı vurdular. Anayı vurdular, süt tası düştü elinden. Bu fabrikayı, bu taş ocağını buraya kurmaları mümkün değil. Bu köyün yarısı gidecek, yarısı kalır. Bunu buraya kurmaları mümkün değil. Bundan vazgeçsin bu şirketler. Devlet Meclisten geçirecek de burayı satacak. Biz vermeyiz. Allah bu şirketleri bu köye nasip etmesin. Bu şirket bu köyü buradan çıkaramaz. Bu şirket buraya bu ocağı kurdu mu bu insanların buradan çıkmaları lazım. Akşama kadar tak tak ocak vuracak." ZONGULDAK’TAN FARKI YOK Bu köyün yüzde 80’inin Zonguldak kömür ocaklarında öldüğünü söyleyen Köseoğlu, "38 yaşında çalışan benim emsallerim hepsi hastalıktan öldü. Burada yatıyorlar. Burada aynı toz çıkacak, aynı hastalık. Gitsinler o ocağı, fabrikayı başka yere yapsınlar. Ben Tekel’de iş başı yaptım, 1974’te 2 bin 500 kişiydik. Tütün kalktı Akçaabat’tan da bu taş ocağı buraya neden kuruluyor? Tütünü ektirmiyor da taş ocağını niye kuruyor? Ne yerimi satarım ne de buradan çıkarım" diye konuştu. Fatih İSAK
Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap