SON DAKİKA



Haber > Magazin > Trabzon'da Antalya'daki gibi bir film festivali ol

Trabzon'da Antalya'daki gibi bir film festivali ol

09 Ocak 2016 Cumartesi - 10:26




52. Uluslararası Antalya Film Festivali'nde uluslararası kategoride Kalandar Soğuğu filmiyle "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü alan Haydar Şişman, Karaden





Haydar Şişman, oyunculuğa 2007 yılında arkadaşları ile kurdukları Umut Tiyatrosu'nda başladığını, bu yılki oyunda yer alamayacağını söyledi. Zor şartlarda 1,5 yıl gibi uzun bir sürede çekilen Kalandar Soğuğu filminin Tokyo Film Festivali ve 52. Uluslararası Film Festivali'nde aldıkları ödüllerin kendilerini şaşırtmadığını belirten Şişman, bazı teknik sorunlar olmadığı takdirde en iyi film ödülünü de alabileceğini anlattı. Aldıkları ödüllerin Türk sineması adına son derece önemli olduğunu kaydeden oyuncu, başarılarının tüm ekibin başarısı olduğunu ifade etti. Kalandar Soğuğu filminin, Trabzon'da nitelikli film yapılabileceğinin göstergesi olduğunu söyleyen Şişman, Trabzon'da bir sinema anlayışının gelişmesi gerektiğini ve Antalya Film Festivali gibi bir festivalin ivedilikle düşünülmesi gerektiğini dile getirdi.

İLK SİNEMA FİLMİM

Kalandar Soğuğu filmi ile Antalya Film Festivali'nde uluslararası düzeyde en iyi erkek oyuncu ödülünü aldınız. Nasıl gelişen bir süreçti, filmde oynamanıza nasıl karar verildi?

Kalandar Soğuğu benim ilk filmim. Yönetmen Mustafa Kara'yı tanıyordum zaten. Başlangıçta tanışıyor olmamıza rağmen filmin yapımcı ve yönetmeninin benimle ilgili bir düşüncesi yoktu. Çalışmayı düşündüğü oyuncular vardı. Bazılarıyla çekimler yaptı; gelenler, gidenler oldu. Onların içinde şöhretli, yurt dışından gelen deneme çekimi yapılan; Ermeni, Gürcü, İranlı çok tanınmış oyuncular vardı. Fakat olmadı bir şekilde. En son anlaşılan oyuncu da seti terk etti.

ZOR BİR FİLMDİ


Kalandar Soğuğu, oldukça zor şartlarda çekildi. Oyunculardan birisi doğaydı. Doğanın, özellikle yüksek rakımlı bölgelerde ne zaman nasıl bir tavır alacağını önceden kestiremiyorsunuz. O süreçte hem psikolojik hem de fiziksel olarak zor doğa şartlarına dayanabilecek, bunu kaldırabilecek; sanatçı ruhu derin olan, ekonomik bir beklenti içine girmeden bu işi yapabilecek amatör ruhlu insanlara ihtiyaç vardı. Bu bir süreçti. Belki tesadüflerin de sonucunda filmde benim rol almama karar verildi. Zaten hayatımızda her şey tesadüfler sonucu ortaya çıkar. Geriye doğru kendi yaşantılarımıza baktığımız zaman geçmişte yaptığımız ya da yapamadığımız birçok işin çok küçük ayrıntılarla birlikte şekillendiğini görürüz yaşantımızda.

BAŞARI TÜM EKİBE AİT 

Antalya Film Festivali'nden 4 ödül aldınız, ödüller sizi şaşırttı mı, yoksa Tokyo Film Festivali sonrasında sürpriz olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Kalandar Soğuğu bittikten sonra hiçbir zaman hiçbir sonuç bizi şaşırtmazdı. Tokyo'da da en iyi erkek oyuncu ödülünü kıl payı kaçırdım. Antalya Film Festivali'nde ise daha ikinci günden başlayarak en iyi oyuncu adaylarından biriydim. Bir heyecan vardı ama şaşırmadım. Ödül almasaydım da şaşırmazdım. Kendimi izlerken, karaktere olduğunca dışarıdan biri gibi bakmaya çalıştım. Performans kusursuzdu nerdeyse. Ki bunun karşılığında en iyi erkek ve en iyi kadın oyuncu ödülünü aldık. Bu sadece benim değil, tüm ekibin başarısı. Aslında ödül almayan oyuncularımız da çok iyi bizim. Bütün ödüllerin Kalandar Soğuğu'nda toplanması gerekmiyordu. Biz 4 ödül aldık Antalya'da, 2 ödül de Tokyo'dan almıştık. 2 büyük festivalde 6 ödül aldık. Ciddi bir şekilde tartışılıyor, neden en iyi film değil diye. En iyi yönetmen, Wowow seyirci ödülü, en iyi müzik, en iyi görüntü, en iyi erkek ve en iyi kadın oyuncu ödülünü iki farklı festivalde almış bir film Kalandar Soğuğu.

ÇOK OKUYAN SANAT FiLMi iZLER 

Türkiye'de sanat filmleri çok fazla izlenmiyor. Bu durum sanat filmlerinin belli bir kesime hitap etmesinden mi kaynaklanıyor, yoksa biz Türk halkı olarak sanat filminden anlamıyor muyuz?

Sanat filminin motivasyon kaynağı edebiyattır. Yani yoğunluk olarak da büyük yazarların büyük eserleri gibidir. Bir Dostoyevski'yi sonuna kadar okuyamayan bir kişi, sanat filmini sonuna kadar izleyemez, yorulur. Anlamakta zorluk çeker. İşin böyle bir tarafı var. Japonya'da çok ilgi ile izlenmesinin sebebi Japonların çok kitap okuması. Okuma oranlarının yüksek olduğu ülkelerde sanat filmleri çok izlenir. Çok okuyan insanlar da sanat filminden başka film izlemezler. Sadece para kazanmak için yapılan sinemanın, entelektüel, okuyan, anlamaya çalışan, dünya ile ilişkili sıkıntıları olan, dünya ile ilgili çözüm önerileri olan, insanların yaşantısına, duygularına, aklına katacak çok şeyi yoktur. Bizim bu festivallerden tek çıkarımız şudur: Yaptığımız işi sunmak.

İnsanlar da görsün ve konuşulsun. Konuşulduğunda onları sinemaya çekme şansımız çoktur. Sanat izleyicisi giderek artmıyor; çünkü bu, kitap okuma oranlarıyla alakalı. Hiç tanımadığım bir ülkede kitap okuma oranlarını bana getirsinler, bir sanat filminin ortalama ne kadar seyirci ile buluştuğunu söyleyebilirim. Bunun yanılma payı fazla olamaz. Dünyanın her yerinde böyledir. Festivaller bunun için var zaten: Cannes, Venedik, Berlin Film Festivali... Kültür olarak Avrupa sinemasının paralelinde sinema yapıyoruz. Rus, İran sineması bu eksende sinema yapıyor. Daha çok insana dair, insana dokunan, insanın yaşamla ilişkisini ele alan sinemadır sanat filmleri. Dolayısıyla çok derin düşünmeyen TV'deki bir siyasi tartışma programını, tarih programını, sanat söyleşisini izlemeyen, gazetelerin sanat sayfalarını okumayan kişilerin sanat filmini sonuna kadar izlememesi son derece doğal.

Yurt dışında ödül alanların şansı fazla

Yurt dışında ödül alan, beğeniyle izlenen bazı filmler Türkiye'de bazen dikkate bile alınmıyor. Ne zaman bir ödül alıyor, ondan sonra insanlarda bir farkındalık oluşuyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu bizim biraz zayıf tarafımız. Nuri Bilge Ceylan'ın da başına gelen bir şeydir. İlk filmlerini çektiğinde çok fazla ciddiye alınmıyor, filmleri de önemsenmiyor. Fakat "Bir Zamanlar Anadolu"da filmi ile Cannes'da en iyi yönetmen ödülünü aldıktan sonra, şu adam ne yapmış bir bakalım demeye başladılar. Sonra baktılar ki hakikaten başarılıymış. Yani güvensizlik var Türkiye'de. Yurt dışında ödülle başlayan filmlerin Türkiye festivallerinde şansı daha fazladır. Burada taraf tutuyorlar diyemem çünkü bununla ilgili somut bir şey yok. Temel sanat kriterleri vardır, onlara bakılır. Bu temel sanat kriterleri yerine getirilmişse sinema jürisinin kendi geleneği ne olursa olsun objektif davranabileceğini düşünüyorum. Yeter ki gerçek bir sinemacı olsun, gerçek bir sinemacı kendi tarzının dışındaki eserlerin iyiliğini ve kötülüğünü bilir, kendisi benimsemese bile.

876

Nitelikli film için uygun bir şehir

Trabzon'da çok fazla film çekiliyor. Umarım Kalandar Soğuğu filmi, Trabzon'da nitelikli film yapılabileceğinin bir göstergesi olur. Biraz daha yoğun komedi ve nitelikli, düşündüren daha iyi ürünler ortaya çıkarmalarına vesile olur. Ben Kalandar Soğuğu filminin Trabzon sinemasının başlangıcı olduğunu düşünüyorum. Şimdi bundan sonra umudumuz Trabzon'da bir sinema anlayışının gelişmesi. Antalya Film Festivali gibi bir festivalin ivedilikle düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. Trabzon bunun için çok uygun bir yer. Çok sayıda Trabzonlu sinema yönetmeni var ve bunlar dünya çapında yönetmenler. Yani Trabzonlu olmak Trabzon ile sınırlı bir şey değil artık. Dünyanın farklı ülkelerinde. farklı yerlerde Trabzonlu sinemacılar biliniyor, çok sayıda oyuncumuz var, müzisyenimiz var, yazarımız, gazetecimiz var, medya var, basın var. Trabzon, nüfusuna göre çok fazla medyası olan bir yer. Bu şehirden üst seviyede sanat eserleri çıkabilir. Bu potansiyelimizi harekete geçirmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Bütçeler sınırlı

Film ne kadar zamanda çekildi?


1,5 yılı buldu filmin tamamlanması. Doğa ile ilgili problemler oldu. Bazen hiçbir şey çekmeden haftalarca bekledik. Özellikle sis ve yağmur olmazsa olmaz sahneler vardı. O sahneler için uzun süre beklediğimiz oldu. Doğanın da kaprisi var, siz istediğinizde yağmayabiliyor. O hazırım dediğinde çekim yapabiliyorsunuz. Kurgu aşamasında da bazı teknik problemler yaşandı. Sanat filmlerinin başına gelir bunlar. Çünkü sanat filmlerinin çok büyük bütçeleri yoktur. Sınırlı bütçelerle sınırsız işler yapmak zorundasınız. O yüzden bu kadar uzun sürmesi doğal. Festivallerde akılda kalan, uzun süre iz bırakan filmlere baktığınızda, onların da 2-3 ya da 4 yılda tamamlanmış olduğunu görürsünüz. Mesela Sürü filmi 3,5 yılda tamamlanmıştır. Başka örnekleri de var.

İklim koşulları çok sertti

Karadenizli olarak doğa şartlarını tanımanız açısından avantajlıydınız sanırım çekimlerde. Buna rağmen ne gibi zorluklar yaşadınız?

Yaşadığımız zorluklar oldu elbette. Bildiğimiz, fakat alışık olduğumuz bir ortam değildi çekim yaptığımız yerler. Ben Trabzon'da resim sanatı ile uğraşan biri olarak, coğrafi koşulların sadece tanığıyım, içinde yaşayan biri değilim. Ama süreç içinde doğaya uyum sağlama konusunda çok fazla sıkıntı yaşadığımızı söyleyemem. Başlangıçta koşulların çok ağır olmasından dolayı biraz zorlandım. Ulaşım zordu, iklim koşulları çok sertti. Sonra bazı alışkanlıklarımızı orada sürdüremememiz söz konusuydu. Sonuçta yaklaşık 1500-2000 rakımlı bir yerde çalışıyorduk. Şehirle olan mesafe çok fazlaydı.

Hazırlanmam zaman aldı

Çekimler nerede yapıldı?

Maçka'nın Şimşirli köyünde çekildi. Oldukça yüksek bir köydür. Fiziksel olarak kendimi hazırlamam zaman aldı. Fiziksel hazırlık oyuncunun performansının ötesinde bir şey. Ten renginizin, yüzünüzdeki çizgilerin değişmesi gerekiyor. Çok şehirli bir yüzle, bir dağ köyünde, bir dağ filmini çekmeniz çok inandırıcı olmaz. Zamanla biz doğaya uymaya başladık. Ben en az bir 5 yaş daha yaşlı görünüyorum filmde. Filmin bitmesinden bu yana 2 yıl geçmesine rağmen, filmi izleyenler, söyleşilerimi gördükleri zaman şaşırıyorlar. 'Nasıl bu kadar gençsin, filmdeki adam 60-70'li yaşlarda bir karakter' diyorlar. Setteki herkes çekimler boyunca olduklarından daha yaşlı göründü. Film bitti, yorgunluklar unutuldu. Herkes tekrar normalleşmeye başladı. Ortada da güzel bir film kaldığına inanıyorum.

Kalandar Soğuğu zaten aldığı ödüllerle iyi bir film olduğunu kanıtlamış oldu. İlk olarak Tokyo'da en iyi yönetmen ve festival kapsamında verilen Wowow en iyi ödülünün de sahibi oldu. Bekliyor muydunuz bu ödülleri?

Japonya'daki sinema seyircisi, özellikle elit sanat filmi izleyicisi, film bittikten sonra beğendikleri film için mutlaka oy kullanıyor. Oradaki seyirci kitlesi anlamaya çalışıyor, sinemayı hoşça vakit geçirilen bir yer olarak görmüyor. Yani ciddi bir sanat, sosyoloji ve felsefe etkinliği olarak görüyor sinemayı. Filmlerin bitiminde yapılan söyleyişlerden görebiliyoruz bunu. Sorular çok derin; edebiyat, felsefe, sosyoloji bağlantılı, şiirsel sorular... Bu bizi çok mutlu etti. Bizim için Wowow seyirci ödülü çok kıymetli. Hatta neredeyse jürinin ödülüne eşit görülüyor.

O ödülü alan çok az

Tokyo Film Festivali'nde en iyi film ödülünü alamamanızı neye bağlıyorsunuz? Jürinin en iyi film ödülünü almamamızda, bazı teknik sıkıntılar, yaşadığımız talihsizliklerin etkisi olabilir diye düşünüyorum. En iyi yönetmen ödülünü aldık. Çok önemli bir ödül çünkü bu ödülü Türkiye'den alan çok az yönetmen var. Tokyo Film Festivali, dünyanın en prestijli 10 festivalinden biri. Dolayısıyla oradan ödül almak çok ciddi ve Türkiye sineması için çok çok önemli. Bundan sonra Mustafa Kara'nın yapacağı filmlerin de ilgiyle takip edileceğini biliyorum.


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap