SON DAKİKA



Haber > Sağlık > Yaşadığınız kaygı mı yoksa korku mu?

Yaşadığınız kaygı mı yoksa korku mu?

22 Ağustos 2016 Pazartesi - 16:00




Günlük yaşantımızda korku ve kaygı terimleri çoğu zaman birbirinin yerine kullanılır. Ancak kaygı bozukluğu ve korku (fobi) gibi psikolojik rahatsızlı





Günlük yaşantımızda korku ve kaygı terimleri çoğu zaman birbirinin yerine kullanılır. Ancak kaygı bozukluğu ve korku (fobi) gibi psikolojik rahatsızlıkların nedenlerini anlayabilmeniz ve tedavisi için bu kavramları birbirinden ayırmamız gerekir.

Toplumda kaygı ve korku duygularının sık sık karıştırıldığını ifade eden Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Aziz Görkem Çetin, “Kaygı, belirsiz ve uzun süreçlidir. Korkunun ise kaynağı belli ve kısa sürelidir. Bu iki kavramı ayrıştırmak bireylerin ruhsal süreçlerinin farkına varmaları açısından da önem taşır” dedi. Normal düzeyde kaygı hissetmenin, istek duyma, motive olma ve karar verme gibi süreçleri harekete geçirdiğini belirten Aziz Görkem Çetin, kaygının hiç olmaması ya da olması gerekenden fazla olması durumunda ise olumsuz sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulundu.

Stres olumsuz düşünceleri tetikleyebilir

Kaygı, istek, motivasyon ve performansı bir zincir olarak düşünebiliriz. Kaygı olmazsa isteğimiz olmaz ve istediğimiz şeye karşı motivasyonsuz kalırız. Bu da bizim performansımızı olumsuz anlamda etkiler. Bireyde kaygı düzeyi çok yüksekse verim sağlanamaz. Bu durum da performansa olumsuz şekilde yansır. Kaygı; bireyin iç ya da dış dünyasından gelen uyaranlarla karşılaştığında gösterdiği tepkidir. Bu tepkiler bedensel ve duygusal gibi zihinsel de olabilir. İnsanların geçmiş yaşantıları, yetiştirilme tarzı ve kişiliklerine yönelik negatifya da pozitif düşünceleri vardır. Strese maruz kalınan durumlarda bu olumsuz düşünceler tetiklenebilir.

Travmatik olaylara dikkat!


Toplumsal olaylar, olaya şahit olanları ve yakınlarını kaybedenleri etkilemekle birlikte toplumun genelinde de kaygıya neden olabilir. Genelde travmatik durumlar yaşayan bireylerin anormal davrandıkları düşünülmektedir. Unutmayın ki, verdiğiniz tepkiler normal insanların anormal durumlar karşısında takındıkları tavırlardır. Bu nedenle siz değil, maruz kaldığınız durum anormaldir. Ancak eğer kaygı azalmıyor hatta artarak sürüyor ve günlük hayatı zorlaştırıyorsa mutlaka bir uzmandan destek alınması gerekir.

Kaygının belirtileri nelerdir?

Zihinsel belirtiler; olumsuz düşünceleri ve tüm felaket senaryolarını içerir. Birey dikkatini toplamakta zorluk yaşar. Dalgınlık ve unutkanlık gibi durumlarla karşı karşıya kalır.

Fizyolojik belirtiler; kalp atışlarında hızlanma, terleme, titreme, uyuşma, karıncalanma, ateş, kas gerilmesi, hızlı nefes alıp verme, yüz kızarması, baş dönmesi, baş ağrısı, idrar kaçırma, erken boşalma gibi sorunlar gözlemlenebilir.

Duygusal belirtiler; sinirlilik, endişe, kontrol kaybı yaşanıyor gibi hissetme, heyecan, çaresizlik, karamsarlık, umutsuzluk ve yetersizlik gibi durumların görülmesi.


Hafifletmek için neler yapılmalı?

– Sosyal bağlarınızı koparmayın.

– Yerine getirebileceğiniz sorumlulukları üzerinize alın.

– Yalnız kalmamaya özen gösterin.

– Sıkıntılarınızı paylaşın.


– Rahatlatıcı ve size keyif veren aktivitelere yönelin.

– Gerçekçi ve olumlu düşüncelere odaklanın.

– Zihninizi ve vücudunuzu gözlemlerken aşırıya kaçmayın.

– Kaygılardan kaçmak, onları yok saymak yerine kademeli olarak bu duygularınızla yüzleşin.

– Başarısızlıklarınıza değil elinizdeki değerlere odaklanın.


– Kendinize gerçekçi hedefler koyun.

– Tükettiğiniz besinlerin kaygıyı arttırıcı olmamasına dikkat edin. Örneğin; kafein maddesini aşırı tüketmeyin.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap