“Kılavuzlar karga çıktı” yazdım ortalık karıştı. Devamını ekleyeyim: “Burnu pislikten kurtulmazmış!” Çok eskiyi bilmem, nasıl olduysa imkânsızı 6 kere başarmışlar. İstanbul’un hakim beylerini alt etmişler. Bildiğim, içerideki imkânsızın daha yıkılmaz olduğu... Yazarlığın ilk yıllarıydı, en ateşli şekilde yanlışları tarif ediyordum.

Sormuştum dönemin başkanına; “Yaptırmıyorlar, içeriden bozuyorlar evladım” demişti. İnandırıcı bulmamıştım. Sezonlar tükendikçe o cümle hep çıktı karşıma. Kulübün parası yokken, kul köle olanlar, yayın gelirleri devreye girdiğinde sahipliğe soyundular. Yıllarca her imkânı vereni “Hain”, kendilerini “Kurtarıcı” ilan ettiler. Futbolcu transferinden sorumlu, ilk 11 kurma yetkisi elinde, altı üstü çalıştıran, başarı gelmediyse tek sorumlu olan Trabzonspor’un Başkanı olmuştu. “Bunlar Trabzonspor ağacının yapraklarına su veriyor, biz köklerine ineceğiz” demişti seçildiği gün Hoca Başkan. Kısa zamanda duvara tosladılar. Kulübün parasıyla, kulübün işini göremediler.

Yeni bir operasyonla, şehrin beyefendisi Atay başkana rol verdiler. Kulübün parasıyla, kulübün o ana kadar en fazla batağa saplandığı dönem yaşanmıştı. Merkezin efendileri frene basmış, İstanbul’dan paralı başkan çare olmuştu. Borsa değeri yükselmiş, denizin ortasına yeni stat projesi onaylanmış, dönemin başkanının söylemiyle, kulüp borcu 19 milyon gibi bir rakama inmişti. İddialı bir kadro kurulmuş, beklentiler yükselmişti. Sivas maçının son 20 saniyesinde bitirici darbeyi vurdular. Bildiğim, cebinden para veren ikinci başkan Nuri Albayrak da elenenler listesine ekleniyordu. Şimdi lütfen söyler misiniz, yukarıda yaşananlar olurken, siz neredeydiniz? 2000 yılı bir Christmas gecesi ‘devrim’ yapılırken hangi roldeydiniz? Nuri Albayrak kulüpten dışarı düşürülürken ne yapıyordunuz?

O Akyazı Stadı’nın yapılamayacağını, sadece hafriyatının 100 milyon tutacağını Ankara’da makamınızda kulaklarımla duydum. Yapıldı Sayın Bakanım! 19-20 milyon kadar bir borç için ‘kulüp batıyor, bitti, tükendi’ diyerek ibra bile etmeden yollanmıştı Nuri Albayrak hatırlıyorsunuz değil mi? Ya sonra olanlar? İflas etmiş bir eski başkanın ekonomik rahatlığı kazanarak kulüpten çıktığını hep beraber yaşamadık mı? Devletin bakanıydınız, oluşan yönetime müdahil olmadınız mı? Sadri Şener ve yönetimi Trabzonspor’u akıl almaz borçlara sokarken neden sesinizi çıkarmadınız?

Oflu olmadıkları için mi yol verdiniz? Kulübe hizmetin şehirlisi, kasabalı, köylüsü olur mu Sayın vekilim? Neydi gerçek sebep, Sayın Başkan’ım? Kişileri altından kalkamayacağı kadar borçlandırıp, Trabzonspor’u devletin, siyasetin kucağına oturtmak mıydı asıl sebep? Trabzonspor’u ailenizden çok düşündüğünüzü ifade etmiştiniz! Siz Spor Bakanı’yken, kağıt üzerinde 175, gelecek gelirlere koyulan ipoteklerle 275, hiç işe yaramaz futbolcu kadrosunun garanti paralı anlaşmalarıyla 375 milyondan fazla borca sokulması proje dahilinde miydi?

Evet Sayın Bakan’ım, siz o zamanlar hangi roldeydiniz? Kulübün Başkanı olmadığınıza göre, yol gösterici konumundaydınız. Şu tarif ettiklerimin yüz katı beynimde dolaşırken ne yazacaktım? “Kılavuzlar karga çıktı” çok mu demişim?  Bir kere dahi “Trabzonspor’un kupası çalındı” diyememiş olmanız biraz garip değil mi? Son dört maçın hakem doğramalarına bari iki kelime edin, ne kaybedersiniz?