Ülkemizde öyle bir süreç yaşanıyor ki ilgisi, günahı ve bağı
olmadığı halde kişilere terörist ve FETÖ’cü denilmeye başlandı. İnanın sokakta
insanlar bunun şakasını bile yaparak birbirlerini aynı çirkin sözcüklerle itham
etmeye başladı. Bu yaklaşımla işleri Arapsaçına döndürmeye gerek yok. Bu yol
hiç de iyi bir yol değil. Millet kimin FETÖ’cü, kimin terörist olduğunu iyi
biliyor artık.
Millet olarak, yıllardır teröristlere karşı mücadelemizi
veriyoruz, FETÖ hainlerine karşı da 15 Temmuz 2016’da gerekli cevabı verdik.
Cumhurbaşkanı önderliğinde güvenlik güçlerimizin teröristlerin kökünün
kazınması, FETÖ artıklarının temizlenmesi için verdiği mücadeleyi de millet
olarak destekliyoruz. Terör örgütlerine karşı onurlu ve şerefli mücadelemiz de
devam etmekte. Kim ülkemize ve milletimize ihanete kalkışıyorsa onların
kafasının ezilmesi ve yok edilmesi adına göğsünü siper eden kahramanlarımızla birlikte
olduğumuzu cümle alem biliyor.
Bilinmeli ki Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarının kurduğu cumhuriyetin sahipleri kim olursa olsun hainlere bu
fırsatı vermeyecektir, boş hayaller peşinde koşanlar bunu o küçük beyinlerine
iyi kazısınlar. Kazımazlarsa o beyinleri patlatmak da hepimizin görevidir.
Çünkü Türk’ün Türk’ten başka dostu yok. Gidecek bir başka
vatanımız yok. Altında özgür olarak yaşayacağımız bir başka bayrak yok.
Güveneceğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nden başka bir cumhuriyet yok. Çünkü biz Türk
oğlu Türk’üz. Atatürk’ün çizdiği yolda gösterdiği hedeflere yürümekte
kararlıyız.
VAKALARIN ARTIŞI KİMİN SUÇU?
Bölgemiz için kırmızı alarm çalıyor. Salgın aldı başını
gidiyor. Kurallara uymayanlardan ötürü sevdiklerimiz bu hastalığın pençesine
düşüyor. Artvin’den Samsun’a kadar bölgemizdeki illerde vaka sayısı nüfusun
neredeyse yarısına ulaştı.
Köylerden kentlere gidiş gelişlerin vaka sayılarında artışa
neden olduğu söylense de iktidar partisinin kongrelerinin de etkili olduğunu
söylemek yanlış olmaz. Bir taraftan mesafe-maske-temizlik diyeceksin, diğer
taraftan kongre salonlarını dolduracaksın.
Herkes bu kongreleri izledi, gördü, katılımcılar yan yana,
mesafe yok, maske yok, kuralsızlık almış başını gitmiş. Bunu söyleyince hemen
tepki görüyorsunuz. Trabzon’da bir haftada yüz bin kişi başına 228 vaka düştü.
Bu rakam giderek yükseliyor.
Şimdi oturup düşünün, sağlık ordumuzun emeğine yazık değil
mi? Hepimizin bildiği gibi her şeyin başı sağlık değil miydi? Trabzon Tabip
Odası Başkanı Kibar Yaşar Güven, “Hafta sonu da sokağa çıkma yasağı olduğu için
insanlar köylerine gidiyor. Orada 3-4 aile beraber yaşıyor. Burada çok fazla
maske ve mesafeye de dikkat edilmiyor. Sonra insanlar pazartesi şehre dönüyor.
Yani temas da artmış oluyor” dedi. Gelin bu uyarıyı da dikkate alın.
Dr. Milletvekili Mustafa Adıgüzel, ülke çapında vaka
artışının yaşandığı Trabzon, Rize ve Ordu’da iktidar partisinin kongrelerinin
yapılmasına dikkat çekmiş.
Adıgüzel, “Sağlık Bakanı Ordu’da yüzde 100 vaka artışı var
diyor. Ama ardı ardına bu illerde kongreler yapılıyor. Hem de Erdoğan’ın
tabiriyle lebalep yani ağzına kadar dolu salonlarda. Bu bir marifet değil,
garabettir. Burada açıkça bir suç vardır. Savcıları göreve davet ediyorum”
çağrısını yaptı.
Bu gelişmeler ışığında normalleşme takviminin mart ayında
başlayacağı söyleniyor. Gel de inan! Kural diyenler kuralları yerle bir etti.
Bedelini ise hala kapısına kilit vuran işyerleri ödüyor. Vaka artışlarının
sorumlusu kim?