Karadeniz’e kıyısı olan tüm illerimiz; doğal güzellikleri,
yaz ve kışın ayrı avantajlarıyla her zaman yüksek turizm potansiyelleri ile
dikkat çekmiştir. Ancak bu zamana kadar; gerek yaklaşım gerek eğitim gerekse
altyapı ve tesis eksikliklerini hala tamamlayamamış, turizm potansiyelinden
gerektiği gibi faydalanamamıştır.
Bu zamana kadar özellikle Doğu Karadeniz’de doğal
güzelliklerinin yanında tarihi ve kültürel değerler anlamında
zenginliklerini ortaya koyan Trabzon ve Rize dışında diğer illerimiz turizmde
istenilen gelişimi ve rağbeti görmemiştir. Ancak son yıllarda özellikle
doğa/yayla turizmi ilgi ve önem kazanmış, özellikle kış sporları anlamında
kervana Ordu’da katılmıştır. Coğrafi zorluklar ve topografik özellikler
anlamında en zor bölgelerden olan Karadeniz’de turizmin gelişmesindeki en
büyük engel her zaman için ulaşım altyapısı olmuştur. Son yıllarda hayata
geçirilmeye çalışılan ve yaylaları birbirine bağlayacak olan Yeşil Yol projesi
ve illerin kendi yol çalışmaları önemli mesafe kat etse de hala büyük
eksiklikler söz konusu. Bunun yanında konaklama imkanları ve hizmet anlamında
hala alınması gereken önemli mesafeler var. Ama tüm olumsuzluklarına rağmen
son yıllardaki turizm hareketliliği de küçümsenmeyecek boyutlardadır.
Bölgemizde turizm çeşitliliği ve gelişiminin yanında
ekonomik katkı payının artması için yapılması gereken en önemli husus ise
yaklaşım ve doğru planlamadır. Evet, bölgemiz doğal güzellikleriyle cennetten
bir köşe gibi. Ama bu güzellikleri doğru yorumlayamaz ve sunamazsanız gelen
turist; bakar, seyreder, çok güzel der ve biraz sonra sıkılır ve aynı gün
gider. Yani güzellik ve doğallık tek başına yeterli değil! O yüzden
Karadeniz’de yapılması gereken turizmin çeşitlendirilmesi ve alternatif
aktivitelerle çekiciliğinin artırılması gereklidir. Gelen turist ya da konuklar
meşgul edilerek konaklama sürelerinin artırılması sağlanmalıdır. Bu anlamda
atılan adımlar doğru planlama, organizasyon ve alt yapıyla da desteklenmelidir.
Özellikle kış sporları bu anlamda öne çıkıyor. Ordu bunu Çambaşı’nda başardı!
Off-road gibi gelir düzeyi yüksek gruplar tarafından bölge tercih edilmeye
başlandı.
Uygun alanlar ve imkanlar sağlanırsa çok daha fazla rağbet
görebilir. Bölgenin en yüksek zirvesi olan 3 bin 100 metrelik Karagöl Dağı’na
sahibiz. Eşsiz manzaraları ve coğrafi hakimiyetiyle dağcılık ve treaking
sporları için biçilmiş hint kumaşı gibi. Her köşesi ayrı güzellikte olan
yaylalarımız ve ormanlarımız çadır-karavan kampları için, keşfedilmemiş
vadilerimiz macera güzergahları olarak insanlara sunulabilir. Avcılık ve
atıcılık sporları, bisiklet ve aklıma gelmeyen onlarca dalda doğa sporları
faaliyetleri için keşfedilmemiş devasa bir alan var elimizde. Sağlık ve inanç
turizmi potansiyeli de göz ardı edilmemelidir. İşte bu alana bu anlamda
bakabilirsek bir şeyler değişebilir ve turizmde bölge ekonomisinin en önemli
kaynaklarından biri haline gelebilir.
Bölgeye gelen ziyaretçilerin konaklama sürelerini
arttırmak, ziyaretçilerin keyifli zaman geçirmelerine katkı sağlamak amacıyla
özellikle turizm tesislerinin yoğun olduğu yaylalarımızda; paintball ve
oryantiring gibi alternativ aktivite alanları oluşturmak, sahilde ve şehirde de
deniz sporları, tarih ve kültür turları, eğlence ve hizmet sektörü
canlandırılarak beklentiler karşılanabilir. İnsanlar yeni keşifler yapmak,
güzel vakit geçirmek, güzel anılar biriktirmek ve rahat etmek için gelirler
ve bu imkanların hepsi bölgemizde fazlasıyla var. Sadece doğru bakış açısı ve
yaklaşımla tüm bunları aktive edebilir ve ekonomik kazanımlarını da üst
seviyeye çıkarabiliriz.