Merhabalar. Geçtiğimiz günlerde gazeteye bir vatandaş geldi.
Söyledikleri karşısında kahrolmamak elde değil. Fotoğrafının ve isminin
yayınlanmasını istemediği için sadece sorununu dinledim. Bu abimiz, bir çöp toplayıcısı.
Ekmeğini çöpten topladığı geri dönüşüm malzemelerini satarak çıkartıyor. Şahsım
adına baştan ifade edeyim ki ahlaki değerler içinde yapılan tüm meslekler benim
için kutsaldır. Ayrıca en büyük düsturum makama değil emeğe saygı duymaktır.
Gelelim abimizin anlattıklarına. Abimiz ekmek tekneleri olan çöplerden; çöp
topladıkları takdirde cezai müeyyideyle karşı karşıya kaldıklarını söyledi.
Önce inanamadım. Nasıl diye sorguladım.
Anlatmaya devam etti, şöyle ki dedi; “Trabzon’da belediyenin
paydaşı olarak özel bir müteşebbis var. O da çöpleri topluyor, onun kutuları
ayrı, kendi kutularını ve belediyeye ait çöp konteynırlarını da o topluyor.
Bize de belediyenin ve özel müteşebbisin çöp kutuları dışındaki çöpler
kalıyordu. Şimdi ise bize kalan çöplerinde onların olduğu eğer o çöpleri
toplarsak para cezası kesileceği ifade edildi. İyi de biz ne kazanıyoruz ki?
Suriyeli istediği yerden toplar sorun yok, Afganlı istediği yerden toplar sorun
yok. Benim tek suçum Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak mı? Nihayetinde çöptür
bu çöp. Ama benim ekmek teknem. Topladığım çöpten de para cezası yiyeceksem ben
bu ülkede daha ne yapayım. Düşebildiğim kadar düşmüşüm! Bu düşene de bir tekme
bizden, demektir. Çoluk çocuk ne yiyeceğiz. Her şey bitti topladığımız çöpe mi
göz diktiler. Bize de yazıktır günahtır.”
İşte abimizin akıllara durgunluk veren bir yandan da
kahreden açıklaması böyle. İşin mevzuat kısmını bilmiyorum. Bilgi sahibi
olmadığım bir konuda fikir sahibi olup ahkam kesmekte tarzım değil. Mevzuat
açısından belki belediyeye kendilerini bildirip, kayıtlı olmaları gerekiyordur.
Belki bu para cezası sadece kayıt dışı çalışanlar için geçerlidir. Fakat her ne
olursa olsun ekmeğini çöpten toplayan insanlara yetkili makamların bir kolaylık
sağlayacağı inancındayım. Yine abimizin ifadesiyle Suriyeli, Afganlı istediği
şekilde topluyorsa kendi vatandaşımıza da aynı kolaylığı sağlamanın gerektiği
kanaatindeyim. Sonuçta çöpte bizim, ülkede bizim.
Pablo Neruda’nın ‘Halk’ şiiriyle yazımı noktalıyorum.
Halkım ben,
hani şu sayılamayan,
hani şu çok halk.
Soluğumun öyle bir gücü var ki
sessizliği deler geçerim, dinlemem,
filiz verir, boy atarım,
zifiri karanlık demem.
Zulüm, acı, ölüm, şu bu
bir anda gizlerse de tohumu,
ölmüş gibi görünürse de halk,
döner gelir elbet bir gün nisan ayı,
kavuşur baharına toprak,
kızgın eller dağıtır atar ağır havayı.
Ölümün içinden yeşerir yaşamak.