Güler misiniz ağlar mısınız?
Yaşananlar tam trajikomik film gibi!
İnanın ne yazacağımı bilemiyorum.
Amma velakin yine de yaşadıklarımızdan dolayı bir şeyler yazmak ihtiyacı hasıl oldu bizlerde.
Malumunuz geçen hafta bu köşemizde kınalı kuzumla birlikte yaptığımız sohbette, İhracatçılar Birliğinde yaşanan
genel sekreter sıkıntısına değinmiştik.
Kınalı kuzum anlattı, kuzumun anlatıklarını (İddia ettiklerini) ben kaleme almıştım.
O yazımıza olması gereken yerden değil de olmaması gereken yerden yani İhracatçılar Birliğinden bir açıklama geldi.
Açıklama karşısında elbette şaşırıp kaldık!
Elbetteki bir an şoke olduk!
Öyle ya İhracatçılar Birliği ile yazdığımız yazının ne alakası var dedik.
Neyse,
Sürekli şuna vurgu yapmıştık: Adı sanı, kim olursa olsun kişi veya kurumlar yazdığımız yazılarda hepsinin cevap hakkı saklıdır demiştik.
Buna yazımızda adı geçen İhracatçılar Birliği Genel Sekreteri İdris Çevik de dahildir.
Hatta beni o nedenle arayan meslektaşıma da aynı şeyi söylemiştim, ‘İdris Bey cevap hakkını sonuna kadar kullanabilir’ diye.
Buradan nereye varacağım?
Ne var ki kınalı kuzum ile
yazdığım yazıya İdris Çevik Bey değil de İhracatçılar Birliği açıklama gönderdi vekil avukatları vasıtasıyla.
Halbuki bizler yazımızda İhracatçılar Birliği yönetiminin elini güçlendirmek için birlikte
yaşanan genel sekreter sorununu gündeme getirmiştik.
Demek ki hata yapmışız!
Bize ne genel sekreter konusuna çomak sokmak!
Kalyoncu’nun anlayışına
göre bizim gazetecilik değil de laylaylom yapmamız gerek.
Neden böyle diyorum biliyor musunuz?
Gelen açıklamadan sonra
birlik başkanı Saffet Kalyoncu’yu aradım.
Tarafıma kendilerinden gelen bir açıklama ulaştığını belirterek, bundan bilgisi olup olmadığını sordum.
Kalyoncu “Evet, bilgim var” dedi.
O nedenle diyorum güler misiniz ağlar mısınız diye.
Yazıda konu edilen Genel
Sekreter İdris Bey, aksine tarafımıza cevap veren İhracatçılar Birliği Başkanı
Kalyoncu’nun bilgisi dahilinde birlik.
Yav ne diyeyim?
Yav ne yazayım?
Evet sevgili Saffet Kalyoncu Bey, aslında yazacak
çok şey var ama...
Hani önemli bir ulaşım firmamızın kapısında yazar ya
‘Her şey zamanında’ diye...
Evet, bizler de yazacak o çok şeyin zamanını bekliyoruz!
KINALI KUZUYA AÇIKLAMA
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği, ''Kınalı Kuzum Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği'nde'' başlıklı köşe yazısındaki iddialar hakkında açıklama yaptı.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi;
İhracatın artmasına katkı sağlamak, mesleki dayanışmayı arttırmak, ihracatçıların mesleki faaliyetlerini ve ilişkilerini düzenlemek, sorunlarına çözüm bulmak ve yol göstermek amacıyla kurulan Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği, siyasi çerçeveden uzak bir şekilde tamamen kuruluş amacına yönelik faaliyet göstermekte olan müvekkil Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği, 24.04.2024 tarihli, Karadeniz Gazetesi ve internet sitesinde
(https://www.karadenizgazete.com.tr/yazar/mirac-ozagci/kinali-kuzum-dogu-karadeniz ihracatcilar - birliginde/22906) yer alan asılsız ve tümü iftira içerikli haberler üzerine açıklama yapma ihtiyacı duymuştur. Miraç Özağcı'nın dile getirdiği iddialar gerçeğe aykırıdır.
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Trabzon ihracatçılarına hizmet vermek üzere 1998 yılında Trabzon'da kurulmuş olup, daha sonra bölge ihtiyaçları gözetilerek bölgesel yapıya dönüştürülerek Rize, Artvin ve Gümüşhane illeri dahil edilmiş, Artvin’in Hopa ilçesinde bir irtibat bürosu açılmıştır. Mevcut yapılanması, tüm yetkilileri ve görevlileri ilgili mevzuat kapsamında görevlerini ifa etmektedir.
Sayın Miraç Özağcı'nın müvekkil kurum ve kurumun işleyişine yönelik öne sürmüş olduğu ithamlar ve 31 Mart 2024 Türkiye yerel seçimleri sonrası yine Karadeniz Gazetesi'nde yayımlanan
02.04.2024, 04.04.2024, 08.04.2024, 15.04.2024, 18.04.2024 tarihli haberlerinin içeriğine bakılacak olursa seçim atmosferinin hareketliliği ve gerginliğinden faydalanmak ve beslenmek suretiyle kaos ortamı oluşturmak üzere yapılmış haberler olduğu açıkça görülecektir.
CEVAP ARAYAN SORULAR!
O ki kuzumun bize anlattıklarıyalan!
O ki kuzumun bize yazdırdıkları da yanlış!
Tek yapmamız gereken şey, ilgili ve yetkili kişilere soru sormak.
Soralım o zaman Genel Sekreter İdris Çevik Bey’e. Soralım o zaman Başkan Saffet Kalyoncu Bey’e.
Neden birlikte cadı(!) avına çıkıldı?
Neden ‘kim bu bilgileri dışarı sızdırdı’ diye feryat figan edildi?
Neden birileri bilgileri verdi diye o kişiler suçlanmaya çalışıldı?
Neden sen yazdırdın diye insanlar
hiç yere töhmet altında bırakıldı?
Neden bir meslektaşımız bizzat
beni arayıp ‘Başkan, genel sekreterden yapılmayacak bir şeyi isteyip genel sekreter onu yapmadığı için bunlar İdris Beye yapılıyor’ dedi?
Neden iş bu kadar büyüdü?
Neden iş bu kadar daha da büyütülmeye çalışılıyor?
Evet İdris Bey ve Saffet Bey, bu sorular sizlerden cevap bekliyor.
Sormaya devam edelim:
Sayın Saffet Bey ve İdris Bey, ateş olmayan yerden duman çıkar mı?
Ben çıkar diyorum, siz çıkmaz diyorsanız, o zaman İhracatçılar Birliğinden çıkan dumanın nedeni ne?
Ve son soru: O yazıdan sonra İhracatçılar Birliğinde neden karışıklık yaşandı, yaşanmaya devam ediyor?
Ha şunu da belirteyim, biz kimseye ön yargılı değiliz, asla kimseyi suçlama peşinde değiliz ve kimseyi töhmet altında bırakmak gibi bir niyetimiz de yok.
Bizler sadece İhracatçılar Birliğinde yaşanan bir soruna çomak soktuk.
Herhalde bizim günahımız bu çomak sokmak olsa gerek!
Ancak bunun hakkımız olduğunu düşünüp, bu bizim görevimiz diyoruz.
Tabii ki gazetecilik yapmaya çalışıyorsak!