Siyasi partiler, ideolojik eğilimlerin bir araya geldiği bir
kurumdur. Partilerin pozisyonları, zaman içinde değişebilir lakin kuruluş
ilkelerinden ayrılarak başka bir yöne (merkeze) gelmeleri nadirdir.
Türkiye'deki siyasi partilerin merkez arayışını ve anlayışını anlamak için birkaç önemli faktör
göz önüne alınabilir.
Türkiye’de siyaset, çeşitli siyasi fikirlerin ve
ideolojilerin çatışma ve zaman zamanda bir araya gelerek ittifak kurma alanları
olmuştur. Bu nedenle, Türkiye'deki partilerin siyaset anlayışını, merkezde olma
iddialarını, tarihî ve kültürel bağlamlar içinde ele almamız gerekir.
- Türkiye'deki siyasi partilerin merkez anlayışını
belirleyen faktörlerden biri, toplumun siyasi tercihleri ve talepleridir.
Türkiye'nin demografik yapısı ve sosyal dinamikleri, siyasi partilerin
politikalarını şekillendirir. Bu da merkez siyasetin ne şekilde tanımlandığına
ve hangi politikaların merkezde kabul gördüğüne etki eder.
-Türkiye'deki siyasi partilerin liderlik yapıları ve lider
kişilikleri, partinin merkez anlayışını belirlemede önemli bir rol oynar.
Liderlerin politik duruşları, retorikleri ve politika yapma tarzları, partinin
ideolojisini ve merkez anlayışını şekillendirir.
-Türkiye'deki siyasi partilerin merkez anlayışı, ulusal ve
uluslararası siyasi gelişmelerden etkilenir. Ulusal güvenlik, ekonomik istikrar
ve dış politika gibi konular, siyasi partilerin politika yapma ve merkez
anlayışlarını şekillendirebilir.
Sonuç olarak;
Bugün, Türkiye'deki siyasi partilerin merkez anlayışı
partililerin ideolojik duruşları ile çelişmektedir. Bu nedenle, Türkiye'deki
siyasi partilerin merkez arayışlarının, çoğu zaman boş olduğunu görüyoruz.
İYİ Parti yeni Genel Başkanı Dervişoğlu’nun sık sık dile
getirdiği “biz merkezdeyiz” söyleminin gerçeği yansıtması ve İYİ Parti’nin
merkez partiye dönüşebilmesi için, siyasal kimliğinin muğlaklığını çözmesi
gerekmektedir. Partinin kamuoyundaki kimlik bulanıklığını berraklaştırması,
yeniden merkez sağa oturacak bir kimlik inşa etmesi gerekir.
Çünkü büyük ölçüde partinin MHP’den ayrılanların öncülüğünde
kurulması, kişilerin ideolojilerine sadık kalma çabası, partinin merkezde olma
iddiasıyla çelişmektedir.
Halbuki demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak için önce
orada burada olmaya gerek yok. Halka güven vermek, savunduğunuz değerlerin
samimi görüntüsüyle, istikrarlı bir siyasi yol izlemek yeterli…
Sağ-sol ayırımı geçmişte kaldığına göre, ihtiyacımız olan
merkez, sağ veya sol değil, Türk milletinin menfaatleri, demokrasi ve demokratik siyasettir.
Benim tanımlamaya çalıştığım siyaset anlayışı, meşruiyetini
doğrudan toplumdan, hukuktan, demokrasiden alır.
Kalkınmayı, hukuku, adaleti, serbest piyasayı, üretimi,
fikir-inanç-din ve vicdan hürriyetini, toplumsal uzlaşı ve barışı önceler ve de
önemser. Diyeceğim o ki, Atatürk gibi düşünün, Türk Milliyetçisi olan bir
siyasetçi zaten bu değerlerin savunucusu ve takipçisi olur.
Sağın solun kalmadığı bir ortamda merkez arayışına girmek
boşuna zaman kaybı.