Yeni ve önemli bir bilgi aldım.
Bu bilgi AK Parti’nin içinde tartışılmaya başlanan çarpıcı
bir gelişme...
Kaynak sağlam...
Arada elçiler var...
Elçilerden biri işaret fişeğini attı!
Peki o gelişme ne?
Buyurun!
-Parti kurarak umduğunu bulamayıp hayal kırıklığına uğrayan
Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan yeniden AK Parti’ye dönmeye hazırlanıyor.
-Gelecek ve DEVA Partileri kendilerini feshedip AK Parti’ye
katılacak...
-Bu katılım Ekim ayında yapılması planlanan AK Parti Olağan
Büyük kongresinde olacak. Davutoğlu ve Babacan’a yeniden AK Parti rozeti
takılacak.
-Ahmet Davutoğlu’nun üç gün önceki açıklaması bu gelişmeyi
adeta doğrular nitelikteydi.
Çünkü Davutoğlu partiden ayrılışı sonrası ilk kez Erdoğan’a
yönelik böyle sıcak bir açıklama yapmıştı. (ekte)
-Fakat bu gelişmenin yani Gelecek ve DEVA partililere
yeniden kapıların açılması AK Parti içinde bazı tereddüt ve sıkıntıları
yarattığı da dile getiriliyor.
-Gelecek Partisi kurucularından olan ve 2023 seçimlerinde
CHP'den Meclis’e giren Selim Temurci, AK Parti’ye katılma
sinyali vermişti.
-Temurci önceki gün AK Parti’ye katılıp katılmayacağı sorusuna, “Süreç
ilerliyor” diye yanıt vermişti.
Diyeceğim şu ki Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ın AK Parti’ye dönmesi
sürpriz olmaz!
Babacan’ın önemli bir bakan ile diyaloğunun üst düzey
olduğunu da ekleyelim...
AK Parti’de bu gelişme nasıl karşılanır, sorusuna verilecek
cevabı da sordum.
Cevap: “Peki biz neden bunlarla mücadele ettik?”
Demirel ne demişti?
Dün dündür, bugün bugündür. Bekleyip görelim.
Karar Başkan Erdoğan’ın!
• "Sayın Erdoğan'sa; benim siyasi hayatımda da daha
öncesinde de hukukum olan bir insan. Şu anda ayrı düşmemiz şahsi bir ayrı düşme
değil. Ben onunla
herhangi bir şahsi ihtilaf içinde olduğumu düşünmüyorum.
Hatta onun şahsını da ilgilendiren bazı tehlikeler karşısında onu savunmaya
çalıştığımı da düşünüyorum.
İŞTE ABD’NİN GERÇEK YÜZÜ!
ABD Dışişleri Bakanlığı:
“Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşmeyi desteklemiyoruz.”
Bu cümle, tek bir cümle.
Ama; Türkiye ve bölgemizdeki bütün gelişmeleri bize anlatmaya yetiyor da artıyor bile...
Üstat İbrahim Karagül’ün bu noktada yorumu çok önemli.
Diyor ki;
*
Irak’ın parçalanması, Suriye’nin parçalanması, Gazze
halkının soykırıma uğratılması, İsrail’in Lübnan’a saldırı hazırlığı, Doğu
Akdeniz’deki güç hesaplaşması, İran sınırından Doğu Akdeniz’e çizilen terör
haritası, Suriye’den İsrail’e uzatılan Davut Koridoru, PKK gerçeği, Suriye’deki
YPG/PKK’ya Türkiye karşıtı “ordu” kurulması, binlerce TIR dolusu silah
yığınağı...
Ve Birinci Körfez Savaşı'ndan bu yana adım adım uygulanan
bir büyük coğrafya planlaması...
100 yıl önce yaptıklarını revize etme girişimleri...
Hepsi bu tek cümlede gizli.
Akıllı olanlar, anlayabilenler için her şey ortada.
ABD’nin Ortadoğu planları boşa çıkarılmadan bu coğrafyada
hiçbir ülke, hiçbir devlet, hiçbir millet huzur bulamayacak. ABD Suriye’den
çıkarılmalı.
Derhal!
Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki PKK varlığı tasfiye edilmeli.
Derhal!
Yoksa “Türkiye Cephesi” açmalarına çok çok az zaman kaldı.
O zaman Güney sınırlarımızda sadece ABD ve İsrail olacak.
Bunlar olduğunda biz; Anadolu’yu asla bir bütün olarak
tutamayacağız.Bu işin bir de içerideki ayağı, “Cephe”si var.
Sandığınız gibi bu sadece terör, sadece PKK, sadece HDP/DEM
değil.
Erdoğan sonrası için bir “gizli ajanda” ilmik ilmik
işleniyor. Ve bu siyaset, bürokratik kadrolaşma ve sermaye aktarımı üzerinden
yürütülüyor.
Bölge dışından gelip coğrafyamıza yerleşenlerin
masalarındaki bütün haritaları çöp edecek bir iradeye güç vermemiz şart.
*
Diyeceğim şu ki Türkiye her zaman olduğu gibi çok kritik bir
süreçten geçiyor...
ABD Suriye’de terör devleti kurmak için büyük bir uğraş
veriyor.
O nedenle Türkiye iktidarı ve muhalefeti ile milli siyaset
noktasında mutlaka bir olmalı.
Söz konusu vatan!..
MUHAMMET BALTA’NIN VERDİĞİ DERS!..
Bugün toplumumuzda iktidarı ve muhalefeti ile siyasetçiye
güven duygusunun azaldığı hatta neredeyse dip yaptığı acı ama gerçek!..
Genelleme yapmak tabii ki haksızlık olur. Örnek isimler de
var...
* Bir düşünün...
İl Genel Meclisi Başkanlığı...
İl Başkanlığı...
Üç dönem milletvekilliği...
Yani 12 yıl...
4 yıl Çevre ve Şehircilik Bakan
Yardımcılığı...
9 yıl partide koordinatörlük...
Yapmış.
Ve halen de bu görevi sürdürüyor.
Peki bu kadar önemli görevlerde bulunan bir insanın maddi
olarak bir birikimi olmaz mı?
Bırakın her şeyi bir kenara Çevre Şehircilik Bakan
Yardımcılığı görevini 4 yıl yapmış bir insanın sahip olduğu bir evi olmaz mı?
Olmuyormuş!..
12 yıldır Ankara’da kirada oturuyor. Çok garip değil mi?
*
Devam edelim...
Kızını, oğlunu okutmuş...
Kızı eczacı olmuş...
Eczane açacak.
Birikim yok...
Çareyi memleketi Trabzon’daki evini satmakta buluyor.
Ve kızına eczane açıyor.
Arkadaşlarından borç alıyor.
Şaka değil gerçek...
*Ama en büyük birikimi duruşu, adamlığı, alınteri... Bundan
büyük servet olabilir mi?
Bu insan AK Parti’de hep üst düzey görev yapmış birisi...
Kızının açılışına her partiden 60 milletvekili katılıyor.
Hiç kimse ardından çamur atabiliyor mu?
Hayır.
*
12 yıl vekillik yap... 4 yıl Çevre ve Şehircilik Bakan
Yardımcılığı yap...
Fakat tek bir dairen olmasın!
Bunu başarmak bile bir başarı öyküsü olsa gerek.
Bitmedi!
3 dönem kuralı nedeniyle vekilliği sona eriyor. Ünlü bir iş
insanından “Benimle çalışır mısın (aylık 350 bin TL/ Mercedes emrinde)” teklifi
alıyor.
“Teşekkür ederim. Ama ben iş takibi yapamam” diyerek teklifi
reddediyor!
*
İşte böyle siyasetçiler de var... Diyeceksiniz kim bu adam?
Eski AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammet Balta. Aradım ' Anlatılanlar doğru
mu?' diye sordum... Fazla yorum yapmadı.
Sadece şunu söyledi: “Demek ki almak için gerekli birikime
sahip değilmişim.”
İşte Trabzon Vakfıkebirli Muhammet
Balta bu. Şimdi vekil değil...
Beklentisi var mı?
Diyor ki...
“Bundan sonra ne beklentim olacak ki? Allah
Cumhurbaşkanımızdan razı olsun.
Madenci Muhammet’i aldı bu ülkede en önemli görevlere
taşıyarak milletine hizmet yapmasını sağladı. Bu onur bana yeter.”
İşte Muhammet Balta bu!