A+ A-
Yorum
10

Japonya bir kez daha ders verdi.. Takdir ve tedbir!..

Yayın Tarihi: 03.01.2024 - 10:00

Japonya bir kez daha bütün dünyaya “Takdir ve Tedbir” dersi verdi...

Japonya'da önceki gün 7.6 büyüklüğünde deprem oldu.


Kaç kişi öldü?

Sadece 48!

Şaka değil gerçek...

7.6 şiddetinde ölü sayısı sadece 48...

Peki bir kendimize bir kez daha bakalım...

Şöyle geriye dönelim.

17 Ağustos 1999 tarihinde yaşadığımız Sakarya /Gölcük depremindeki büyüklük 7.4'tü.

17.500 insanımızı toprağa vermiştik...

En son yaşadığımız 6 Şubat 2023 tarihli merkez üssü Kahramanmaraş 7.6 olan, Hatay, Gaziantep, Adıyaman ve Malatya’yı etkileyen depremde ise 50 binin üzerinde insanımızı kaybetmiştik.

Dün...

Yine Japonya'da bu kez 2 uçak pistte çarpıştı, alev topuna döndü.

Henada Havalimanına inen yolcu uçağı inişten kısa süre sonra Japonya Sahil Güvenlik’e ait bir uçakla çarpışıp alev aldı. Peki ölen var mı?

397 kişiden oluşan uçaktakilerin tamamı kısa sürede kurtarıldı...

Yani ölü yok.
Çünkü erken müdahale...

Yerinde kaza olacakmış gibi her türlü önlem alınışı...

Şimdi ne diyelim?

İlahî ikaza inanalım.

Allah'ın verdiği aklı kullanalım.

Takdir Allah'a aittir. (İslam)

Tedbir kullarına aittir. (Bilim)

Kader deyip geçme bak ne diyor Alemlerin sahibi;

“Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık” (isra/13)

Diyeceğim şu ki;

Tedbir almayanlar ve sorumluluk makamında olanların hesap verme kaygısı yoksa ne yazık ki “BİLİMİN DE İSLAMIN DA” ne dediğinin önemi kalmıyor.

Acı ama gerçek olan bu... Ah akıl!
Ne diyor Mevlana;

“AKIL SONRADAN AH ÇEKMEK İÇİN DEĞİL, DÜŞÜNÜP TEDBİR ALMAK İÇİNDİR.” 

BİR ÖLÜM BİR İNSANI ANCAK BU KADAR ÖLÜMSÜZ YAPABİLİRDİ! 

Lafı uzatmaya gerek yok...

Biz büyük Türk milleti olarak tarihimizle gurur duyarız.

1071’de Sultan Alparslan ile başlayan yolculuk, 1923’te Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti ilan etmesiyle zirveye ulaşmıştır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişi başararak bizim bu topraklarda hür ve
bağımsız olarak yaşamamızın önünü açmıştır.


Var mı itirazı olan? Çökmüş, parçalanmış bir imparatorluğun ardından adeta küllerinden yeniden doğan, ikinci yüzyılına ayak bastığımız bu vatanı, bu cumhuriyeti bizlere armağan eden Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Olmasaydı ne olurdu?sorusunun cevabını bu coğrafyada hiç düşündünüz mü?

İşte bu sorunun cevabı “Bir ölüm bir insanı ancak bu kadar ölümsüz yapabilirdi” gerçeğidir...

İşte Irak...

İşte Suriye...

İşte Arap dünyası ve Orta Doğu...

Türkiye neden bugün onlar arasında değil sorusunun cevabı Mustafa Kemal Atatürk’tür...

Onun ilkeleri ve düşünce sistemi, işte bu büyük mücadelelerden ve okuduğu binlerce kitaptan, damıtarak elde ettiği hür fikirlerden oluşmaktadır.

Bu nedenle, eşsizdir...

Bu nedenle, her daim güncelliğini korumaktadır...

Bugün de yaşanan işte budur...

Atatürk olmak zordur tabii ki...

57 yıllık yaşama; 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, 1 vatan sığdır...

Ve dünyaya örnek ol... Bakın!

10 Kasım 1938 günü...

İtalyan Radyosu şu anonsu yapmış: “Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkınız, büyüğünüz geliyor! Yine yıl 1938...

İranlı bir şair, Tahran gazetesine ölümü üzerine bir şiir yazar.

İşte o şiirin iki mısrasında der ki;

“Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir.”

Yıl 1996...

Haiti Cumhurbaşkanı vasiyetinde mezar taşına yazılmasını istediği bir metin bırakır.

Diyor ki;

“Bütün ömrüm boyunca Türkiye’nin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm...”

İşte böyle bir adam Mustafa Kemal...

Dünya tarihinde ölümünün ardından uzun yıllar geçmesine rağmen milletine bugünlerde bile yol haritası fikirleri ile ölümsüzlüğü yaşatan bir başka lider yoktur...

Olmayacaktır.

O nedenle diyorum ki;

Vakit son derece akıllı olma vaktidir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin devleti...

Bu vatan toprakları hepimizin toprağı...

Bu bayrak hepimizin bayrağı...

Bağımsızlık hepimizin vazgeçilmezi...

Tarihimizi çok iyi bileceğiz...

İlkelerimizi çok iyi bileceğiz...

Neye sahip çıkacağımızı, neye karşı duracağımızı daha iyi bileceğiz...

Bu vatan üzerinde oyun oynayanların, gölge etmek isteyenlerin, milleti ayrıştırmak için fitne çıkarmak isteyenlerin ise bizden olmadığını da çok daha iyi bileceğiz. 

SUUDİLERİN BİLİNMEYEN YÜZÜ!

Fikri Akyüz çok ilginç, tarihi bir bilgi paylaşmış...

Suud ailesinin Osmanlı’ya isyanını dile getirmiş...

Özellikle Suudiye selam çakanlar!

İlk kez okudum...

Sizlerle de paylaşmak istedim...

Diyor ki;

***
“Mademki Arabistan çok konuşuldu; kısaca Suud ailesinin Osmanlı’ya isyanına değinmiş olayım:

Fakat tarihi de iyi bilmek lazımdır.

Bilinir ki bugün Arabistan bir hanedan tarafından yönetilmektedir.

Arabistan’ın kurucusu Muhammed Bin Suudi olduğu için, bu ülkenin ismi Suudi Arabistan’dır.

Selefi meşrebine mensup olduklarından İbn Teymiyye ekolünü savunurlar.

Bu ekolün temsilcilerinden olan Abdülvehhap, bugün Arabistan’ın ‘inancı’nın sembolü olan Vahhabiliğin kurucusudur.

Abdülvehhap aynı zamanda, Arabistan’ın kurucusu Muhammed Bin Suudi’nin damadıdır.

Kaldı ki damat dini otoriteyi, kayınpeder siyasi otoriteyi temsil ediyordu.

Ama Abdülvehhap ölünce siyasi ve dini otorite bir kişide temerküz etti.

İşte bu Suud ailesi Osmanlı’ya ilk kez 1720’lerde isyan etti.

Riyad’ı, Mekke’yi, Medine’yi hakimiyetine aldı.

Şii karşıtlığı nedeniyle Kerbela’da Hz. Hüseyin’in türbesini yağmalayacak kadar gözü dönmüş bir şekilde hareket ettiler.

Buradaki hakimiyetleri 100 yıl kadar sürdü.

1820’lerde Osmanlı’nın görevlendirdiği Kavalalı Mehmet Ali Paşa ve oğlu Mekke ve Medine’yi tekrar ele geçirdi.

Heyhat, aradan yuvarlak hesapla bir 100 yıl daha geçti. Suudlar İngilizlerle anlaşarak Mekke’yi 1916'da tekrar ele geçirdiler.

Bizim olmaya devam etseydi bugün belki de takımlarımız Süper Kupa finalini 187 plakalı şehrimiz Riyad'da oynayacaktı!”

***

Gerçekler işte böyle acıdır...

Son derece önemli bir bilgi olduğunu düşünüyorum..

Özellikle Cumhuriyet karşıtlığı yapan Suudiye selam çakanlar iyi okumalı.

İYİ Kİ DOĞDUN EREN!

 İyi ki varsın,

iyi ki doğdun Eren...

Trabzon’umuzun Maçka ilçesinde hain terör örgütü tarafından şehit edilen Eren Bülbül kardeşimizin doğum günüydü 1 Ocak’ta. Yaşı küçük, yüreği büyük kahraman kardeşimizi ve onunla birlikte şehit olan Jandarma Başçavuşumuz Ferhat Gedik’i bu vesileyle bir kez daha rahmetle anıyorum. 




Etiketler