Sayın Esad bir ara sizinle bir Şam gezisi yapsak!..
Yayın Tarihi: 18.06.2024 - 10:00
Sadece uzak değil yakın tarihimizde geleceğimize ışık tutmak “Ders” anlamında çok önemlidir...
Türkiye’nin bu coğrafyada jeopolitik olarak ne kadar önemli olduğunu hiç unutmamalıyız...
Türkiye için bu coğrafyada dost yoktur...
Bu kadar net..
Tek yol güçlü olmaktır..
Bakın gazeteci yazar Ercan Faraş’ın mükemmel kitapları arasında okuduğum önemli bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum..
Okuyun ve anlayın...
***
15 Temmuz 1987...
Başbakan Turgut Özal Suriye'ye gitti.
Uçakta Özal'ın yanında ayakta duran, rahat hareketleriyle dikkat çeken biri vardı;
MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas...
Özal geziye Abas'ı da almıştı çünkü PKK konusunda Hafız Esad'a büyük bir ders verecekti. Turgut Özal, görüşmeler sırasında birden bire, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'a; "Sayın Esad, bir ara sizinle birlikte bir Şam gezisi yapsak, Şam'ın dillere destan güzelliklerini seyreylesek" deyince, Esad onu kırmamış, memnuniyetle konuğunu Şam gezintisine çıkarmıştı.
Özal, Esad'la birlikte arkada otururken, MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas da önde, şoförün yanındaki yerini almıştı.
Bir süre şehir turu atıldı.
Bu arada Hafız Esad da çeşitli tarihi ve önemli yerlerinden geçerken Özal’a bilgi veriyordu.
Sonra Özal, daha önce kararlaştırdıkları gibi Hiram Abas'ın bir el işareti yaptığını gördü ve sohbeti bölücü başının Şam'daki ikametine getirdi;
"Sayın Esad. Bakın ülkelerimiz kardeş. Din kardeşiyiz, tarihten gelen beraberliklerimiz, ortak değerlerimiz var.
Şu bölücü örgütün elebaşını Şam'da tutmaktan vaz geçin. Ya bize teslim edin, ya da kovun gitsin. Hiç değilse kardeş bildiğimiz Suriye'de olmasın" deyiverdi.
Hafız Esad da, derhal savunmaya geçerek o bildik sözlerini sıralamaya başladı.
"Bunu da nereden çıkarıyorsunuz Sayın Özal? Biz öyle şey yapar mıyız? Önceki şikâyetleriniz üzerine araştırdık, böyle bir şeyin olmadığını tespit ettik. Sizlere de ilettik. Ayrıca..." derken, Özal birden bire Hiram Abas'tan ikinci işareti alarak şoföre "dur!" diye bağırdı. Özal, Esad'a dönerek;
"Burada değil diyorsunuz değil mi Sayın Esad? Peki, o zaman hep birlikte inelim arabadan ve şu eve bir girelim. Bakalım kiminle karşılaşacağız?" dedi.
Olayın etkisini artırmak için de, Abas'a hitaben, "Hangi evde kaldığını tespit ettiniz?" diye sordu.
Abas da eliyle işaret ederek;
"Şu ev Sayın Başbakanım. Defalarca bölücü örgütün elebaşını girip çıkarken görüntülediğimiz ev şu" dedi.
Özal tekrar
Esad’a dönerek; "Haydi Sayın Esad. İnip bir kontrol edelim bakalım orada kim varmış?’" diye üsteledi.
Esad o an mosmor olmuştu.
Belki de Suriye lideri hayatında hiç bu kadar güç durumda kalmamıştı.
Bu arada konvoydaki güvenlik görevlileri neden durulduğuna anlam verememiş, aşağıya inip sağa sola koşuşturmaya başlamışlardı.
Esad, "Lütfen gidelim Sayın Özal.
Buralar pek güvenli değildir" diyebildi.
Özal da verdikleri dersin yeterli olduğuna kanaat getirerek, şoföre "gidelim" dedi.
Arabadan inene kadar kimse konuşmadı...
Öcalan’ın nerede olduğunu hep bildik.
Ancak bırak gereğini yapmanın, bildiklerimizi ortaya koymanın bile, ortaya koyanlara büyük maliyetleri oldu.
Çünkü kendi ülkemizde bile bizden güçlüydüler.
Özal ve Abas, dünyada kurulmuş en büyük terör çarkına çomak sokmuşlardı.
Özal'ın kurmaylarından biri, Şam'da olanları duyunca, "Eyvah, gitti Hiram!" dedi.
Evet, Hiram Abas, Türkiye'ye dönüşünde MİT'de müthiş komplolar girdabına düştü ve fazla dayanamayıp istifa etti.
Ekibi de MİT'ten uzaklaştırıldı.
Sonrası da malum... İstanbul'da infaz...
Abas, İstanbul'un işlek bir semtinde vurulmasına rağmen, ambulans tam bir saat sonra geldi.
Öldüğü kesinlik kazandıktan sonra... O da morga götürmek için...
Özal da bir yıl içinde gerçekleşen ANAP kongresinde Kartal Demirağ tarafından silahlı saldırıya maruz kaldı.
(Ercan Faraş/
******************
Sevgili dostlar çok ilginç değil mi?
Türkiye üzerindeki bitmek bilmeyen oyunları anlamak için ders değil mi?
Özetle..
Türkiye her zaman kendi içinde güçlü olmak zorundadır..
Aksi haldesini düşünmeye zamanımız yok..