Yer; ABD Texas Şehri.
Şirket adı; Monsanto (Herbisit, yani Çalı-yabancı
ot-istenmeyen bitkilerin büyümesini kontrol altına almak veya öldürmek için
kullanılan kimyasal üretir)
Fabrika üretime geçtikten kısa bir süre sonra çalışanlarda,
sivilceler çıkmaya- açıklanamayan ateşlenmeler- zayıflık-sinirlilik-libido
kaybı başlar.
Olay duyulunca ABD Ordusu, bu kimyasalı “silah” olarak
kullanmak ister. Monsanto adlı şirket, Herbisit ’teki Dixon oranını arttırarak,
feci sonuçlar doğuracak bir “Kimyasal Silah” elde eder.
ABD, 1961-1971 yılları arasında Vietnam’da ormanlarda
gizlenen askerlerin ve sivil halkın üzerine bu kimyasal silahı kullanır!
400 Bin insan ölür. Sonraki yıllarda 500 Bin çocuk sakat
doğar ve ölür!
Ayrıca ilacın kullanıldığı yörelerde bugün dahi ağaç
yetişmez ve tarım yapılmaz!
Bu kimyasal silaha “Turuncu Ajan” adı verilir!
Bu şirket ikinci dünya savaşından sonra biyoteknoloji
alanına yöneldi, GDO’lu ve hibrit tohum üretmeye başladı. Amerikan Ordusu
“Demokrasi getirmek” bahanesiyle nereye girerse, Monsanto da oraya gitti.
Girdikleri ülkede doğal olarak elde edilmiş tohum ekimini yasaklayıp, GDO’lu ve
hibrit tohum kullanımını şart koştular. Bu tohumlar, her sene yeniden satın
alınması gereken tohumlardır. Ekildiği toprağın yapısını bozar ve bir süre
sonra toprak ekilemez hale gelir. Ayrıca rüzgârla gelen bir GDO’lu polen, doğal
tohumların genetiğini bozabiliyor. GDO ile ilgili kısa bilgiler verelim;
GDO’lar öldürücü alerjilere neden olabilir. GDO’lu yemler,
hayvanlarda antibiyotik direncini arttırır antibiyotiklerin etkisini azaltır.
GDO’lu tarım ürünlerinin ekildiği tarlalarda kullanılan yabani ot ilaçları,
memeliler için toksik etkisi yapar ve insanlarda hormonal dengeyi bozar.
GDO üretimi, süper dayanıklı böcek ve yabani bitki türleri
yaratır.
Tohumu silah haline getirip, insanları tohumla öldürmek ve
doğayı tahrip etmek işte budur.
Bir örnek verelim;
ABD, Irak’a demokrasi götürmek (!) için işgale başladığında,
Monsanto da hükümetteki adamlarıyla oraya gitti. İlk iş olarak, içinde 5 Bin
yıllık doğal tohumların saklandığı, Irak Tohum Bankası önce soyuldu ve yerle
bir edildi. Çalınan tohumlar, Norveç Kutup Bölgesinde, Grönland adasının
doğusundaki Svalbard adasında buzulların altında inşa edilen depolara
götürüldü.
Burada 3 Milyon çeşit doğal tohum saklanmakta ve olası bir
nükleer savaştan sonra, kimlerin yaşayacağına karar verebilmek için
depolanmaktadır!
İkinci adım ise, Irak’a yönetici olarak atanan Paul Bremmer,
26 Nisan 2006 da bir kararname çıkardı.
Buna göre Iraklılar, kendileri tohum üretemeyecekler ve
ekecekleri tohumları Monsanto’dan alacaklardı! Tohumu silah haline getirip,
insanları tohumla öldürmek ve doğayı tahrip etmek işte budur.
Monsanto, Türkiye’ye 1997 yılında geldi. Bursa’daki
STK’ların direnişi, kamuoyu oluşturmaları sebebiyle gerekli izinleri
alamadılar.
2004 yılında Bush-Erdoğan-İsrail görüşmesinden sonra,
şirketin önü açıldı!
Erdoğan, 4738 sayılı Özel Endüstri Bölgeleri kanununda
22/06/2004 tarihinde 5195 sayılı kanunla şirket lehine değişiklik yaptırdı.
Yetmedi Büyükşehir yasasını değiştirip, Gemiç ve Gürle köylerini Gemlik
ilçesine bağladı. Sonunda gerekli izinler verildi.
AKP, 8 Kasım 2006’da 5553 Sayılı Tohumculuk Yasası ile yerli
tohumların ticaretini yasakladı.
Türk Tarımını bakın ne hale getirildi;
-Yunanistan’ın tüm yüzölçümünün 2 katı büyüklüğünde tarım
arazisi olan Türkiye, Yunanistan’dan pamuk ithal ediyor!
-Türkiye 126 ülkeden 133 çeşit meyve sebze ithal eden bir
ülke haline geldi!
-Türkiye, Taze soğan-kuru soğan ithal ediyor.
-Türkiye Sap-Saman ithal ediyor.
-Her 5 köylüden 3’ü icralık hale geldi.
-Gıda enflasyonu %71’i geçti. (TÜİK’e göre)
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her yıl 10 Milyon insan
açlıktan ölüyor. Bunun 6 Milyonu maalesef 5 yaşın altındaki çocuklar!
840 Milyon insan, yetersiz beslenme sebebiyle hastalık ve
ölümün hazır müşterisi gibiler. Dünyada 1 Milyar insan 1 bardak temiz suya
hasret!
Üzerinde yaşadığımız yerküre artık daha fazla insanı
besleyemeyecek halde iken, tüm ülkeler tarıma destek vermeyi arttırırken, Türk
Tarımını saman ithal edecek duruma getiren Erdoğan ve AKP’nin, bedelini ödemesi
gerekir. Çokuluslu şirketlerin çıkarlarını koruyup, kendi insanını açlığa
mahkûm etmenin cezası sizce ne olmalıdır?
Sağlık ve başarı dileklerimle