SON DAKİKA



Haber > Gündem > Bir Derviş Dayı klasiği

Bir Derviş Dayı klasiği

21 Ekim 2015 Çarşamba - 09:50








Bilirsiniz benim Trabzonspor hastası, Allah adamı bir Derviş dayım vardı. Yine alabora olan Trabzonspor’un hesabını benden sormak için Derviş dayı beni köye çağırdı. İşte böyle bir gün de Derviş dayının tek odalı evinin sobası başında demlediği çaydan yudumlarken, muhabbet esnasında Derviş Dayı’ya dedim ki; “Dayı ya, bu ne iştir? Kimi acından kıvranır bir dilim ekmek bulamaz, kimi bolluktan dilim dilim ekmekleri çöpe atar” der demez ağzımı kapattı. Çayımızı yudumlarken sobanın sıcaklığı ve havanın rehaveti altında inceden uykuya daldım. Birden kendimi geniş bir meydanda halkı toplanmış gördüm. Birisine sordum “Burası neresi?” dedim. “Berzah alanı” dedi. Baktım bir kambur adam yüksek bir tepeye çıkmış, elinde koca bir sepet var. “Bu kim?” diye sordum. “Bunun adına ‘Kambur Felek’ derler” dedi. Orada alim ve bilgiç kılıklı bir adama “Kambur’un elindeki o sepette ne var?” diye sordum, “Şimdi görürsün acele etme” dedi.

Birden tepenin üzerine fırıldağa benzeyen dönme dolap gibi bir düzenek kuruldu. Fırıldağın dört bir dalında sepete benzer kaplar vardı. Kambur Felek elindeki sepeti bu kaplara pay etti. Meğer insanlar burada toplanmışlar ama bunlar henüz Dünya’ya gelmemiş insanların ruhları imiş. “Neden bunlar buraya toplandı?” diye sorduğumda, “Bu ruhlar yakında Dünya’ya sefer edecekler, bu Kambur Felek de şimdi bu fırıldaktan onların Dünya’daki nasiplerini dağıtacak” deyince, daha da merakla ileri sokulup olayı takip etmeye başladım. Fırıldağın bir koluna Kambur Felek otururken, oradan birileri kör bir adamı kolundan tutup fırıldağın diğer dalına oturttular.

Onu sordum, “Bunun adı da Kör Talih’tir” dediler. Şaşkınlığım bir kat daha arttı. Neyse ben olayı izlemeye pür dikkat kesildim. Fırıldak birden dönmeye başladı, Kambur Felek’in yerleştirdiği eşyaları, paraları, meyve sebze ne varsa, Kör Talih eliyle sepetten alıp orada toplanan, Dünya’ya sefer edeceklerin üzerine fırlatmaya başladı. Meğer herkes burada kendisine isabet eden nasiplerine sahiplik ediyormuş. Millet hengâme ile birbirine girdi. Kimine altın bilezik, kimine kâğıt paralar, kimine çürük meyve, kimine havada savrulan yumurtalar başına gözüne çarpıp kırılıyor ki; ortalık ana baba günü adeta. Kimi de elini atmasına rağmen hava alırken, birileri de kucak kucak emval topluyordu. O sırada savrulan domatesler yere vurunca patlıyor, kabaklar birisinin başına çarpınca ona dahi razı olanlar yere yuvarlanınca, kabaklardan dahi mahrum oluyordu. Derken; o sırada benim de başıma bir şey çarpınca sarsıntı ile sersemledim, yerdeki ezilmiş domates ve kırık yumurtalar arasına yuvarlandım.

Yanı başımda kırılmamış dört yumurta ile iki domates te kucağımda kalmış sanki. Bu sarsıntı ile gözümü birden açınca Derviş dayıyı karşımda bana bakıp gülerken gördüm. Soba’nın üzerinde domatesli menemen pişirmiş, çayı da demlemiş. Gülerek bana baktı. “Gel evlat, Kör Talih’ten geriye kalan dört yumurta ile iki domatesten sana bir menemen yaptım” demez mi? “Allah’ım bu Derviş dayıyı bir türlü anlamak mümkün değil” deyip, menemeni mecburen şaşkınlıkla yemeye koyuldum. “İşte bize de kör talihten isabet edenler” derken, “Ya elleriyle hava alanlar... Buna da şükür” dedim içimden. Ama Derviş dayıya benim rüyam nerden ve nasıl malum oldu? Bu da onun sanatı.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap