Son 1 haftadır Türkiye’nin güney sınırlarında yaşanan şeyler sıradan, geçiştirilecek olaylar değil. Türkiye’nin Suriye’yi kan gölüne sürükleyen politikası, aynı zamanda kendi egemenlik haklarını ve güvenliğini de tehlikeye soktu. Türkiye sınırları önce terör örgütlerinin hakimiyet alanı haline geldi. Ki, Türkiye’yi yöneten iktidar buna destek oldu. Sonra Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, Erdoğan yönetimi ve batının yarattığı ortamı bir vahşet coğrafyasına çevirdi. Bu bahane ile ABD ve Batı bölgeye yerleşti, operasyonlara başladı. Ve son olarak Rusya, yine IŞİD bahanesiyle şu anda Suriye’de ABD ve Batı’ya karşı pozisyon tutuyor. İran zaten hep oralardaydı.

Olay bununla kalsa iyi. IŞİD’in yanı sıra PKK’nın Suriye kolu PYD, Özgür Suriye Ordusu, El Nusra, El Kaide çatısındaki bir çok örgüt, sınır boylarında konuşlanmaya, tutunmaya çalışıyor. Rusya’nın bölgeye bir çatışan güç olarak girmesi bambaşka anlamlara geliyor. Rusya için IŞİD ne kadar önemli bir hedef olsa da öncelikli amaç, Suriye’nin Esat yönetiminin desteklenmesi ve ayakta tutulması. ABD ve Batılı güçlerle İsrail için Esat yönetimi, sonraki hedef. Suriye politikası iflas eden ve her gün yeni yeni darbeler yiyen Erdoğan yönetimi büyük bir umut bağladığı NATO’dan da, sert bazı açıklamalar dışında somut bir destek bulamadı.

Bütün bu duruma yol açan gelişmeler, Türkiye’nin kendi ve bölge ülkelerinin çıkarlarına aykırı politikaları yüzünden oldu. Sonunda Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin stratejik şaşılığı, küresel güçlerin askeri ve stratejik oyun alanı haline dönüşen Suriye cehennemini yarattı. Türkiye bu kötü politika sayesinde hem bölgeye yabancılaştırıldı, hem de denetimi önemli ölçüde kaybetti. Geçen her dakika, her gün Türkiye’yi daha da zor duruma sokarken, bölgeyi daha büyük pazarlıkların ve sıkıntıların içine soktu. Artık bu yanlışlardan vazgeçme, bölge ülkeleriyle barışıp ortak çözümler arama zamanı gelmedi mi?

***

ALMANYA’DAN MESAJ

Gazeteci ve çevreci uzman ve önderlerle pazartesi Almanya’ya geldik. Almanya’nın en zengin bölgelerinden biri olan Kuzey Vestfalya bölgesinin eski ve sakin kenti Detmolt’tayız. Alman milliyetçiliğinin yükseldiği 19. yüzyılın yıldız kentlerinden. Hannover, Bremen arasında.

Her yere bir düzen, bir sükunet egemen. Türkiye’nin insanı geren atmosferinden uzaklaştık derken, Die Welt gazetesinde Erdoğan manşeti bizi yine Türkiye’ye götürdü. Erdoğan AB’ye posta koyunca, AB de Suriyeli mülteciler konusunda 4 maddelik bir çözüm önerisi ortaya koymuş. Kuşkusuz ki Suriye’deki insanlık dramında ABD, İsrail, Türkiye kadar Batı’nın da sorumluluğu var.

Kuşkusuz ki mülteci sorununda da sorumluluk almalı AB. Ama asıl çözümün, Türkiye dahil dış güçlerin Suriye’den elini çekmesi olduğu unutulmamalı. Tıpkı dış güçlerin Türkiye’den elini çekmesi gerektiği gibi.