Bu ibareyi duyan hemen hemen herkesin aklına önce sanırım futbol gelir. Diyeceksiniz ki; “Trabzon denilince zaten akla futbol gelir.” Yok yok... O eskidendi. Hem çok ama çok eskiden. Tribünlerde boş yer bulmanın mümkün olmadığı Avni Aker’de, 3-5 bin kişinin sessiz sedasız oturduğu bir duruma gelinmiş ise, Trabzon’da artık futboldan dem vurmanın hiç ama hiç gereği yok. Yani, el ve gönül birliği ile Trabzon’un bu özelliği ben diyeyim “Rafa kaldırılmış”, siz söyleyin “yok edilmiş”tir. Biz de bugün neredeyse kayyuma kalmak üzere olan Trabzonspor, yerine “Geleceğin Yıldızları Projesi”nden söz edelim o zaman...

Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin Trabzon ve ilçelerinden pilot olarak seçilen tesis yokluğu nedeniyle spor yapma imkanı kıt olan 4 ilköğretim okulunun 2’inci sınıflarındaki öğrencilerin dahil edildiği ve 17 Haziran 2016’ya kadar devam edecek projeye KTÜ, Gençlik ve Spor ile Milli Eğitim de destek veriyor. Sporun 14 branşında eğitilecek olan çocuklarla ilgili proje ilklerin şehri olan Trabzon’dan yine Türkiye’den ilk defa uygulanacak ve örnek alınacak. Dün 19 Mayıs Spor Salonu’nda açılışına katıldığımız proje için Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu konuşurken, EYOF 2011’de birlikte çalıştığımız Yaşar Ulusoy’dan, “Belediyemizin bu konulardaki gizli kahramanlarından” diye söz etmesi, bir hakkın teslimidir. Ama gerçek teslimin de Yaşar Ulusoy’u daha üstlerde sorumluluk makamına oturtmakla olabileceğini de ifade etmez isek, bir eksiklik yapmış oluruz.

SURİYE, SALI’YA KALDI...

Bugün Suriye başta olmak üzere Ortadoğu Politikası’nda “Sıfır çeken halterci” durumuna düşen Türkiye’den bahis edecek idik. Ama, o ki 13 Ekim Salı günü bir gece de “Esad”dan “Eset”e çevrilen, kardeşlikten düşmanlığa indirilen günlerin Dışişleri Bakanı, bugünün ise Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Trabzon’a teşrif edecek, biz de kaynağından gerçekleri aktarmayı o güne bıraktık. Çünkü, Türkiye’nin, “6 ay sonra hep birlikte cuma namazı kılacağız” diye ben diyeyim “bulaştığı”, siz söyleyin “yüzüne gözüne bulaştırdığı”, bugün ise ise sıfır çektiği için yarışma dışı kalan halterci konumuna düştüğü Suriye politikasının mimarları arasındadır Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu...

DAVETLE 8 LİRALIK İŞ 11 LİRAYA...

Aslında artık “anormal” değil, “normal” kabul edilen bir ihbar almıştık. Çünkü; burası Türkiye! * Kamu kurumu niteliğindeki bir kuruluş hizmetleri için piyasadan 10 ekskavatörü tek elden kiralamak için ihaleye çıkmıştı. Ama olmadı. İhale davet usulüne çevrildi. Ve de ilgilisi davet edilerek aylığı 11 bin TL üzerinden kiralama gerçekleştirildi. İhaleyi alan firma da piyasadan aylığı 8 bin TL’den iş makinesi arayışına girdi. Diyeceksiniz ki “bunun neresi anormal?” İhaleyi de alan tabi ki bir şeyler kazanacak. İyi de, bu ihaleyi parça parça ve ilk seferdeki gibi kapalı zarf usulü ile yapıp, tüyü bitmemiş yetimin hakkı bulunan devletin kesesinden daha az para çıkartsalar olmaz mıydı? Ama, diyeceksiniz ki; “Burası Türkiye... Burada işler böyle yürür, yürüyor.” Keşke size “Haklısınız” diyemese idim!

HİKMET AKSOY’U DİNLERKEN...

Trabzon Sanat Etkinlikleri’nde meslektaşımız, ağabeyimiz gazeteci-yazar karikatürist Hikmet Aksoy’u dinledik. Biz az buçuk dolu dolu geçen hayatını biliyorduk. Keşke mesleğimize “gazeteci” olmak için giren genç arkadaşlarımız da dinleyip de, bu işin ne kadar zor ise o kadar da onurlu, ne denli sorumluluk gerektiğini Hikmet Aksoy’dan dinleselerdi. O zaman iki de bir “Gençler gençler” diye tutturmalarını anlardım! Evet gençler ama, donanımlı ve liyakâtlı gençler..