7 Haziran seçimleri siyasi partilerin seçim beyannamelerinin vaadlerinden çok kimin beyannamesi daha iyi veya daha iyi anlaşıldı, tartışmaları ile birlikte bitti. 7 Haziran seçimlerinden iktidar çıkmayınca ve koalisyon hükümeti kurulamayacağı anlaşılınca tekrar seçim gündeme geldi. 1 Kasım tekrar seçimin tarihi belli olunca seçim beyyanamesi veya seçim bildirgeleri siyasi partiler tarafından açıklandı. 2002 milletvekili seçimlerinden 7 Haziran seçimlerine kadar seçim bildirgeleri çok gündem olmazdı. AK Parti’nin başında karizmatik bir lider olarak hem halka hem teşkilatlarına verdiği güven seçim bildirgelerini alt üst ediyordu. Millet ve seçmen AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına son derece güveniyordu. Belki nerden çıktı bu beyyaname hastalığı, kim çıkardı bunu?

Bir anımı anlatmak istiyorum, bu konu ile ilgili. İstanbul'da bir yakınımın evinde misafir olarak bulunuyorum. Ev sahibinin ders çalışmak istemeyen ortaöğretime giden oğullarına devamlı şekilde 'oğlum ders çalış, oğlum ders çalış' diye baskı yapılıyordu. Oğlan ders çalışmak için odasına gidip gelmesi 10 dakika sürmeden geldi. Ben de 'bizim çocukluğumuzda ders çalış, ders çalış diye söylemezlerdi’ dedim ve kim çıkardı bu ders çalış lafını demeye kalmadan; oğlan hemen cevap verdi: Babam kim olacak? Şimdi bu beyyaname işini kim bu kadar ciddi şekilde ortaya çıkardı? 7 Haziran seçimlerinde beyyaname, gündem galibi CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. 7 Haziran seçimlerinde meclise giren partilerin hepsi ‘biz kazandık veya biz başarılı olduk’ açıklamalarına bakarsak kaybedeni olmayan bir seçim yaşadık. 7 Haziran beyannamelerinin muhalefet partileri açısından en önemli hedefi AK Parti'yi iktidardan düşürmekti.

GÜVEN KARŞILIĞI

Seçim beyannamelerinin galibinin CHP olduğu bir gerçektir. 7 Haziran seçimlerinde bütün muhalefet partileri CHP'nin vaadlerini kopya etmeye çalıştılar. Hatta AK Parti bile CHP’nin seçim beyannamesi salvolarına cevap vermeye çalıştı. 2002 seçimlerinden 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar seçim beyannameleri fazla gündem olmuyordu. Çünkü AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karizması ve kadrosu vatandaşa ve seçmene güven veriyordu. Ezici bir liderlik kişiliği beyanname üstünde hizmet ve gayret edileceği güveni vermekte idi. Bu güven karşılığı hizmetler yapıldı. 7 Haziran seçimlerine kadar AK Parti hem yerel hem genel seçimlerden iktidar başarısı ile çıktı. 7 Haziran seçimlerinde AK Parti ilk defa liderinden yoksun girdiği seçimden birinci parti olarak çıktı. Ancak tek başına iktidar partisi olarak galip çıkamadı. CHP'nin 7 Haziran seçim bildirgesi etkili oldu. CHP AK Parti’yi bildirgesinde emekliler üzerinden vurmaya çalıştı. Kısmen de başarılı oldu.

YÜZDE 13 EKSİK OY ALDI

CHP’nin ve muhalefetin gayreti AK Parti'yi iktidartan düşürmekti. Bunda başarılı oldular. Hükümet olmada başarılı olamadılar. CHP'nin seçim bildirgesinde emeklilere iki maaş vaadlerinden önemlisi idi. Konda araştırma şirketinin emekliler üzerinde yaptığı araştırmaya göre Ağustos 2014 ayında AK Parti emekli seçmenlerden %54 alırken, bu oran Haziran 2015’in başlarında %41 e düştü. Emekli seçmenden %13 eksik oy aldı.

SEÇİME SIKINTILARLA GİRİYORUZ

CHP’ye gelince Ağustos 2014 ayındaki anket sonucunda emeklilerden %28 alırken, Haziran 2015 başlarındaki ankette ise %39’a çıktı. Yani CHP emeklilerin sıkıntısını seçim bildirgesinde iyi değerlendirdi. Ankete göre emekli CHP'ye daha çok destek verdi. AK Parti'nin seçim sonuçlarında emeklilerin hissiyati görüldü. 1 Kasım seçimleri beyanamelerinin sesi 7 Haziran gibi ses vermedi. 1 Kasım seçimlerine terör, hükümet kurulamaması ve Suriye ve Rusya sıkıntıları ile gidiyoruz. Bu gündemler seçim bildirgelerini altüst etti. MHP 1 Kasım seçimlerine iktidar olmamak için giriyor.

SEÇİM-GEÇİM-DEFİN

Önemli üç as vekil adayından eksik. Tabanda ve milliyetçi seçmende karşılığı olan Sinan Ogan, Meral Akşener ve ilk kez Türkeş’in isminden yoksun bir kadro ile seçime giriyor. Yakında okuduğum bir makalede Almanya anayasası eğer bir parti iktidar olmayı hedeflemiyorsa o partiyi ülkeye faydası olmayacağından kapatıyor. Yorumu değerli siz okuyuculara bırakıyorum. Son olarak tekrar AK Parti'ye gelelim. AK Parti sadece Kürt meselesinde degil, birçok can alıcı sorunlarda elini hatta gövdesini taşın altına koymanın, köklü reformların altına imza atmanın hem mükafatını hem siyasi bedelini ödüyor. 1 Kasım seçimlerine giderken AK Parti’nin kendi muhasebesini yapmış olması ve kendisini revize etmiş olması olumlu bir okumadır. Seçmende sandığa 7 Haziran’dan sonraki hükümet kurulamaması sürecini tecrübe etmiş olarak gidecek. Tek başına iktidar olmaya aday tek parti yine AK Parti'dir. Bu da AK Parti için önemli bir motivasyon kaynağıdır. Bu motivasyon AK Parti teşkilatları için önemli kaynaktır. Bunun için Seçim-Geçim-Defin'in şaka ve gevşekliği olmaz.