Halaçoğlu, Caber Kalesindeki sandukaların alınarak türbenin boşaltıldığını hatırlatarak "Süleyman Şah Türk hükümdarıdır, beyidir. Caber Kalesi bugünkü baraj suları altında tamamen kalmış bir bölgedir" ifadelerini kullandı.

Caber Kalesi'ne köprüden gelerek, ince bir yoldan giderek kaleye ulaşıldığını belirten Halaçoğlu, pasaport ile girilip çıkıldığını kaydederek şöyle konuştu: "Yapılan operasyonda bölge tahrip edilmiş, sandukalar alınmış, Türkiye'ye getirilmiştir. Sandukaların içi boştur. Sandukaların içinde herhangi bir şekilde ceset bulunmaz. Hem İslami geleneklerde hem de Türk geleneklerinde mezar aslında türbenin altındaki topraktadır. Üstte temsili olarak sanduka yapılır. Türbeleri iki katlıdır. Toprakta asıl ceset bulunur, üst tarafta sanduka vardır. Getirilen sandıkların da anlamı yoktur." 

Hazin olanın Türkiye'nin Türk toprağını koruyamaması olduğunu anlatan Halaçoğlu, şunları söyledi: "Türbenin bulunduğu topraklarımız abluka altındadır. Nitekim sekiz aydır askerlerimiz herhangi değişim yapılamadığı gibi kamyonlarla yiyecek gönderildi. IŞİD'in ablukası altındaki bölgeye kamyonlarla yiyecek götürmek mümkün değildi. Bugün 36 tankla, zırhlı askerle, 700 askerle oraya giriyorsunuz, herhalde o tarihlerde yiyecekleri götürürken izin vermesini bekleyemezsiniz. IŞİD ile hangi pazarlıklar çerçevesinde de yiyeceklerin götürüldüğünü düşünmek gerekir."

İSRAİL VE AMERİKA OLSAYDI O TOPRAKLARI BIRAKMAZDI
Vatan toprağının terk edildiğinin altını çizen Halaçoğlu, Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu toprakların Hatay'dan, Ankara'dan farkı olmadığını kaydederek "Bunu bir algı operasyonu ile başarı gibi göstermek yanlıştır. Böyle bir durumda İsrail, Amerika olsaydı, o toprakları bırakır mıydı? Vatan toprağını terk etmek yenilgi anlamına gelir. Maalesef Türkiye'yi yönetenler ana topraklarından bir kısmını terk edecekler anlamına gelir. Eviniz var, televizyonu alıyorsunuz, evinizi patlatıyor ve evi kurtardık diyorsunuz. Uluslararası platformda Türkiye'nin onurunu kıran çok önemli olaydır" ifadelerini kullandı.

Operasyonun zamanlamasına ilişkin soruya ise Halaçoğlu, Terörle Mücadele Kanunu'nda yüzü kapatmanın ve molotof kokteyli atmanın cezai müeyyideye tabi olduğunu kaydederek "İnsan haklarından doğan hakların tamamen kaldırılması, basın mensupları dahil anında hukuk kararı olmadan dinlenebilmesi, takip edilebilmesi, aranabilmesi, arama yetkisi verilmesi; bunun terörle mücadele ile ilgisi yoktur" diye cevap verdi.