SON DAKİKA



Haber > Trabzon > İYİ Parti Trabzon Milletvekili Av. Serpil Akçay gazetemiz Karadeniz’e konuştu: Huzuru ve adaleti inşa edeceğiz

İYİ Parti Trabzon Milletvekili Av. Serpil Akçay gazetemiz Karadeniz’e konuştu: Huzuru ve adaleti inşa edeceğiz

02 Mayıs 2023 Salı - 12:13




Akçay, “Millet İttifakı olarak iktidara gelince huzurlu, adil, güvenli bir gelecek inşa edeceğiz. Ayrımcılık dilini ortadan kaldıracağız Millet İttifakı bunu başaracağız” dedi.





İYİ Parti Trabzon Milletvekili Adayı Av. Serpil Akçay gazetemiz Karadeniz’i ziyaret ederek önemli açıklamalar yaptı. İddialı açıklamalarda bulunan Akçay, Millet İttifakı’nın iktidara geleceğini savundu. Trabzon’un sorunlarına da değinen Akçay, mega proje olarak vaat edilen yatırımların yerine getirilmediğini dile getirerek kentin betonlaştırılarak kente ihanet edildiğini savundu. Trabzonlu hemşehrilerinden destek isteyen Akçay, milletvekili seçilmesi halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gençlerin temsil edeceğini söyledi.

İşte Akçay’ın o açıklamaları:

PKK İLE VURMAYA ÇALIŞIYORLAR AMA…

Trabzon’da bize güzel bir teveccüh var. Bakıldığında AK Parti’ye yakın bir coğrafyada yaşıyoruz. Ama insanların ekonomik anlamdaki yorgunlukları sahaya çok net yansımış. Sahada karşılaştığımız en büyük problem, özellikle Cumhur İttifakı’nın sanki geçmişte HDP ile iş birliği yapmamış, HDP’nin bugüne kadar büyümesine sebep olmamış onlarla sınır kapılarında fotoğrafları yokmuş, onlarla ağlayıp gülmemiş gibi bizi PKK ile vurmaya çalışıyorlar. İYİ Parti olarak HDP ve PKK ile hiçbir şekilde şeyimiz yok. Bizim onlarla bir araya gelmemiz mümkün değil. Vatanın tek bir karış toprağında gözü olanın bizim hiçbir şekilde işimiz olamaz. Buna yönelik atılacak her türlü adım karşısında da en başta biz dururuz. Çünkü Türkiye siyasetinde HDP ve PKK’ya karşı dik duruşu göstermiş tek lider de bizim genel başkanımızdır.



GENÇLER YURTDIŞINI İSTİYOR

Genel başkanımızın ve Millet İttifakı’nın da Türkiye’de değişimi istemesinin nedenlerinden biri de gençlerin içinde bulunduğu durum. Dışardan bakıldığında Türkiye’nin imajının yerler altında olması. İmajının bu kadar zedelenmesi bir Türk milliyetçisi olarak beni çok üzen bir durum. Bu kadar zenginliğe sahip olan, taşı toprağı altın olan bir ülke. Bu kadar bolluğun ve bereketin olduğu bir ülkede açlıktan kendini yakan insanların Türkiye’de olmaması gerekiyor. Ben 28 yaşındayım. Benim arkadaşlarımın kendilerine gelecek bulmak için yurtdışını hayal etmemesi gerekiyor. Çok fazla aslında nitelikli genç var. Toplum ağzı ile ‘dayısı’ olmayan gençlerin sokakta gezmesi üzücü bir durum.

DIŞARIDA YAŞABİLECEKLERİ HAYAT YOK

Bizim üst jenerasyonumuz çocukları ve gençleri sosyal medyada çok fazla vakit geçirmekle suçluyorlar. Ama şöyle bir durum var; bu çocukların aslında dışarıda yaşayabilecekleri bir hayat yok. Bu çok fazla sosyolojik etkisi olan bir durum. Dışarıda şehirde sosyalleşebilecek bir alan olmadan, sosyalleşebilecek ekonomik imkana sahip olmadığından bu çocuklar tabii ki evde kalacaklar. Evde kaldıkları için de gençlerin kendini gerçekleştirme arzusu var. Bunun için de sosyal medya onlara bir alan tanıyor. Ama biz eğer onlara gerçek dünyada yani dışarıda onlara kendilerini gösterebilecekleri bir alan tanırsak zaten insanımızı körelttiği denilen sosyal medyada kendine bir alan bulamayacak. O yüzden aslında hükümetin yaptığı her şey birbiri ile iniltili. Evde olmak bir toplumu köreltmek için biçilmiş kaftan bence. Bir süre sonra üretme hevesini de kaybediyorlar.

HUZURLU, ADİL, GÜVENLİ BİR GELECEK

Toplumun her kesiminden olanlar Millet İttifakı içerisinde kendine yer bulabildi. Toplum her kesiminden insan bu ittifakın içerisinde kendisine yer bulabildi. Çünkü bu toprakların özünde Kurtuluş Savaşı’ndaki o mücadele ruhu var. Ben bunlarla büyüdüm. O zaman ne Laz’ı, Çerkez’i, Kürdü yoktu. Tek bir gaye vardı; memleketi ayağa kaldırmak. Bugünkü Millet İttifakı’nın yola çıktığı şey de bu aslında. Huzurlu, adil, güvenli bir gelecek inşa etmek. Bu yıkımı, ayrımcılık dilini ortadan kaldırmak. Millet İttifakı iktidara geldiğinde ki buna sonuna kadar inanıyorum bunları yapacağız.

KILINI KIPIRDATMADAN SERVET SAHİBİ OLANLAR…

Liyakatli olanların ve bilgisine güvenenlerin hiç endişelenmesine gerek yok. Ama kılını bile kıpırdatmadan servete sahip olanların tabii ki kaygılanması gerekiyor. Biz istiyoruz ki herkes eşit olsun. Herkes eşit bölüşsün, eşit bir şekilde yaşasın. Biz eğer üniversitelerde liyakatli bir şekilde yerleşmeyi sağlarsak, üniversite eğitimlerini daha nitelikli hala getirirsek çok fazla üniversite açmaktan ziyade, üniversitedeki eğitimin niteliğini artırırsak nihayetinde bu insanların çalışacak alanlar sağlarsak bu mümkün.

NE MAVİYİ GÖREBİLİYORUZ NE DE YEŞİLİ!

Trabzon’un ihtiyacı olan sadece betonarme yapılar mı? Benim çocukluğumda Trabzon mavi ve yeşil bir şehirdi. Bugün ne maviyi görebiliyoruz ne de yeşili! Sahilden geçerken bir tarafta maviyi Boztepe’ye baktığınızda ise yeşili görebiliyordunuz. Benim annem genç kızken Boztepe’de yaptığı piknikleri anlatıyor. Hayal bile edemiyorum şuan. Trabzon’da merkezde insanların piknik yapabilecekleri alanlar var mı? Bırakın merkezi Çaykara’da bile yok. Ben çocukken Uzungöl’e gittiğimde o rakımdan başım dönmüştü. Bugün böyle bir şey mümkün mü? Denize ulaşmak artık lüks oldu. Eğer aracınız yoksa deniz kenarına ulaşmak imkansız. Deniz şehri olup da denizden bu kadar uzak bir şehir olamaz.

TARİHSEL HAFIZA KORUNUYOR MU?

Ben yüksek lisans eğitimimde estetik şehirleşme üzerine de çalışmalar yapıyorum. Bununla ilgili incelemeler yaptığımda bu çok hukuksal terim olacak ama koruma-kullanma dengesi diye bir dengemiz var. Tabii ki toplumun ihtiyaçlarının, altyapı çalışmalarının istihdam merkezlerinin olması gerekiyor. Ancak biz bunları yaparken fedakarlık dengesini iyi kurmamız gerekiyor. Bu fedakarlık dengesi içerisinde tarihsel hafızayı korumamız gerekiyor. Şehrin hafızasını korumamız gerekiyor. İnsanların anılarını korumamız gerekiyor. Yeraltı ve yer üstü zenginliklerimizi korumamız gerekiyor. İnsanların huzurlu ve mutlu sokakta yürümelerini sağlamamız gerekiyor.



HATIRALAR VİYADÜKLERİN ALTINDA

Maalesef şehirdeki imkansızlıklar nedeniyle çocukluğunu ve gençliğini burada yaşamış büyüklerimiz şehir dışında yaşıyorlar. Belki 3-5 yılda buraya geldiğinde ‘Ben şu mahallede top oynuyordum, oraya gidip bakayım’ dediği zaman orası yerle bir olmuş. Viyadüklerin altında kalmış. Yatırımlara karşı değiliz kesinlikle. Ancak bunların belli bir düzende yapılması gerekiyor. Ben il dışına gittiğim zaman kendi şehrimi sevgiyle anlatıyorum. Anlattığım zaman tüm arkadaşlarım, tanıdıklarım Trabzon’u görmek istiyorlar. Geldiklerinde ise ‘Serpil senin anlattıklarını çok da göremiyoruz’ diyorlar. Çünkü o benim hafızamdaki şehir.

TRAFİK KİLİTLENİYOR

Trabzon’un çok büyük bir trafik problemi var. Yağmurda ve Trabzonspor’un maçı olduğunda trafik kilit. Bu problemi bir an önce çözmemiz gerekiyor. Bu problem önceden görülen bir problemdi. Zaten bu demir yolunun her seçim döneminde yıllardır vaat edilmesinden dolayı görebiliyoruz. Ama buna yönelik kimsenin bir şey yaptığı yok. Köprüler, viyadükler yapıyoruz; viyadüklerin altındaki şehri tamamen şehri siliyoruz. Bu şekilde olmaması gerekiyor.



YATIRIM ADASI İMKANSIZ DEĞİL

Demir yolu, yatırım adası yapılamayacak işler değil. Bunlar sadece isteksizlik yada yeteri kadar önemli görülmediği için yapılmamış. Zaten Millet İttifakı’nın ortaya çıkış yolu  biri de yolsuzluk, yandaşlık ve rant sisteminin sona erdirilmesi. Bunlar zaten toplumda belli bir kısmı zengin etmek için uğraşıyorlar. Ancak odak noktası millete hizmet olduğunda ki biz bunun için buradayız. Bunu yaptığını buraya demir yolu da yatırıma adası da gelir. Bizim bu imkanlarımız var. Hiçbirisi imkansız projeler değil. Sadece bunlara gereken önemi,ilgiyi vermek gerekiyor ve sözünün arkasında durmak gerekiyor açıkçası. Sadece oy kaygısı ile bunlara söylemek aldatıcı bir politikadır. Biz vaatten ziyade gerçekten hizmet etmek için adayız.

KEŞANI DÜNYAYA TANITAMADIK

Her ilçede el sanatlarına yönelik devlet destekli atölyeler kurabiliriz. Hatta bunlar devletin üretip satabileceği atölyeler olabilir. Kadınlarımız, gençler evde. Burada üretim sağlanarak hem onlara destek, hem de kendi ürünlerimizi uluslararası düzeyde tanıtabiliriz. Mesela bizim Trabzon yöresine ait keşanımız var. Biz keşanı tüm dünyaya tanıtmamız gerekirdi. Çok güzel bir motif ve desen. Tamamen bize ait bir şey. Keşanı kim biliyor? Bu bir kültürdür. Kalandar bizim kültürümüz artık insanlar bunu bile yadırgıyor. Ama bunlar bizim değerlerimiz.



ÜRETİCİLERİ TOPRAKTAN UZAKLAŞTIRDILAR

Yörede insanlarla konuştuğumuz zaman çay üreticisinin en büyük problemleri kota. Kota sistemi, üreticinin hem belini büküyor hem de üretici üretmek istemiyor. Benim bir genç olarak Türkiye siyasetinde en çok eleştirdiğim şey, destekleme paralarının aslında arka planda üreticiyi desteklemiyor, üreticiyi topraktan çekmeye yönelik. İnsanları üretimden geri çekip o destekleme paralarını farklı amaçlarda kullanmaya itmek. İnsanları tamamen topraktan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bence sorunun temeli buradan kaynaklanıyor. Çay, fındık bizim. Üreticiler akrabalarımız, tanıdıklarımız. Bu insanların problemlerini görmezden gelmek için yabancı olmak lazım.

DESTEKLEME FARKLI YERLERDE KULLANILIYOR

Destekleme paralarını alıp başka yerlerde kullandığımız zaman ya da bir fındık veya çay bahçelerinde düzenlemede kullanmazsak bir burada gerçekten samimi iş yapmak istemiyoruz. Ben istiyorum ki benim ülkemde herkes kendi bahçesinde ürününün değerini görsün. Aldığı sattığı ürünle birlikte evinde çoluk çoluğunun geçimini sağlayabilsin. Aslında bu çok zor değil. Ama bizim iktidarımızda bu böyle olmayacak.



BU İŞTE YANLIŞLIK VAR

Biz artık ziraat mühendisi yetiştiremiyoruz. Ziraat mühendislerinin artık toplumda değeri görülmüyor. Bölümleri ayırarak ya da kadroların içini boşaltarak tarımda ülkeyi ayağa kaldıramayız. Hayvancılıkla ünlü olan şehrimizin batı yakasında sütü biz İç Anadolu’dan alıyorsak, coğrafi işaretli ürünümüz olan tereyağını yabancı bir yerin sütü ile yapmaya çalışıyorsak bu işte bir yanlışlık vardır. Doğu yakasındaki teyzem, pazarda sattığı karalahana ile evine sadece ekmek alıp süt tereyağı alamıyorsa burada çok büyük yanlışlık vardır. Köylerde eğer veterinerimiz, ziraat mühendisimiz yoksa biz o zaman bu problemleri çözemeyiz. Bizim bu problemlere odaklanmamız lazım. Samimi olmamız gerek. Bugünün siyaseti zincirin halkalarını paramparça etti. Ama biz bu zincirin halkalarını birleştireceğiz.

BANA SAHİP ÇIKSINLAR

Genç bir kadın siyasetçi olarak hemşehrilerimin bana sahip çıkmalarını isterim. Çünkü avukatlığa başladığım ilk yıllardan itibaren şehirde ve ülkedeki tüm çocuk, kadın ve insan hakları için elimden gelen her şeyi yaptım. Yapmaya da devam edeceğim. Bir gün dahi bundan yorulmayacağım. O yüzden bana sahip çıkmalarını isterim. Özellikle gençlere seslenmek istiyorum. Ben onları temsil ediyorum. Onları en iyi ben anlarım. Çünkü ben onlarla dışarıda oturan onlarla sohbet eden, onların kendilerine sağlanmasını istedikleri alanları isteyen bir gencim. Ben bu şehrin kızıyım. Onlarla birlikte gülüyorum onların ağladıklarına ağlıyorum. Bana destek olmalarını istiyorum.



Akçay, Genel Koordinatörümüz Miraç Özağcı, Genel Yayın Müdürümüz Asım Kemal Güner ve Yazı İşleri Müdürümüz Hüseyin Terzi’ye önemli açıklamalar yaptı.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
1
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap