Trabzon’da hizmet veren bir alışveriş merkezinin organizasyonu dolayısıyla Trabzon’a gelen ünlü sanatçı ve oyuncu Oğuzhan Koç, Trabzonlulara mini bir konser verdi. Konser nedeniyle hayatında ilk defa Trabzon’a gelen ve Trabzon’a hayran kalan ünlü sanatçı ve oyuncu Oğuzhan Koç, Karadeniz Gazetesine demeç vererek samimi açıklamalarda bulundu.

Biz sizi ‘BKM Mutfakla’ tanıdık sonra sanatçı kimliğinizle tanıştık, bu serüven nasıl gelişti?

“İstanbul’a geldiğimde Eser Yenenler oyunculukla uğraşıyordu, bende müzikle uğraşıyordum. İstiklal Caddesi’nde kafelerde, barlarda şarkı söylüyordum. Sonra bir şekilde Eser’in yolu Yılmaz Erdoğan ile kesişti. Bende Eser’e akıl, fikir verirken bir şekilde BKM’ye girdim. BKM’de yaklaşık 3 yıl hiç kimsenin bilmediği bir restoranda ‘kabare’ yaptık, piştik sonrasında Yılmaz Ağabey ‘televizyona çıkıyorsunuz’ dedi. Böylece ‘Çok güzel hareketler bunlar’ başladı. Ama bir yandan müzik yapmaya devam ediyordum.”

HEPSİ BİRANDA OLDU

“Aslında hepsi biranda oldu. Birkaç önemli sanatçıya beste verdim. Onlar o şarkıları söylediler. Sonrasında Eser Yenenler ve İbrahim Büyükak ile çocukluk arkadaşı olduğum için birlikte yürümeye devam ettik, ‘3 Adam’ı’ yaptık. 4 yılda o sürdü. Bu süreçte bireysel müzik kariyerine yüklendim.”

Tüm bunların yanında sinema filmi de çektiniz, nasıl bir deneyimdi?

“Şahane çok güzel deneyimler ama çok zor. Biz her işi birlikte yapmayı sevdiğimiz için kolay kolay başkasının yazdığı sinema filminde oynamayabilirdim. Birbirimizin nazını çeken adamlarız, İbo ile olması ekstra işimi kolaylaştırdı. Sinema oyunculuğu çok daha enteresan ama çok keyifli. Özellikle yaptığın iş gişede layığını bulunca çok daha mutlu oluyorsun.”

‘İş ayrı arkadaşlık ayrı’ derler ama siz hep arkadaşlarınıza ve arkadaşlığa vurgu yapıyorsunuz, bu durumun avantajının yanında dezavantajı olmuyor mu?

“Bence bu durumun dezavantajı yok. Başarıyı paylaşmak zordur. Biz başarıyı paylaşmayı sevdiğimiz için birlikteyiz. Normalde ortaya 100 TL koysam ‘hadi bölüşelim’ desem 10 dakika sonra birbirimize gireriz. Ama biz ‘Al senin olsun 100 TL, bir günde sen bana verirsin 100 TL’ diyoruz.”

Oyunculuk ve şarkı söylemek farklı kulvarlar, sizde hangisi ağır basıyor?

“Birini tercih edecek duruma gelmedim. Aslında kıyaslamayı da doğru bulmuyorum. Bizde hep bir kıyaslama durumu var. Bu ‘anneni mi babanı mı çok seviyorsundan’ geliyor. ‘Hadi birini seç’ durumu var. Yurt dışında hem şarkıcılık hem oyunculuk bir arada yapılınca övülüyor, bizde bir arada yapılınca ‘birini seçmek zorundasın’ oluyor. İkisi de farklı şeyler. Sahnede şarkı söylerken senin evde yazığın bir şarkıyı herkesin hep bir ağızdan bağırması inanılmaz bir his. Yazın çektiğin bir sahneye insanların kışın bilet alıp gitmesi, teveccüh göstermesi çok daha başka bir his. Ama illa birini seçeceksem yüzde 51 müzik gibi duruyor şuan.”

Trabzon’u nasıl buldunuz?

“Şahane buldum. Yalan olmasın hakkını vere vere daha gezemedim. Enteresan bir şekilde ‘Çok güzel hareketlerle’ bile Trabzon turnesi yapamadık. Çok geç geldik ve erken dönmek zorundayım. Trabzonlu arkadaşlarımdan nerede ne yiyebilirim tüyosu aldım. Trabzon’dan balık yemeden gidilmez. Kuymak, mısır ekmeği ne var ne yok yedik. Bir gün gelip tüm bunların hakkını vereceğiz.”

TAKIMINIZ EFSANE

Sizin için Trabzonspor?

“Ben bir Fenerbahçeliyim. Fakat fanatik değilim. Trabzonspor’un bir şehir takımı olarak bu kadar sahiplenilmesinin hayranıyım. Bence şahane bir durum. Mesela ben Bursa’da büyüdüm. Bursa’da takımını inanılmaz korur, kollar ve her şartta destekler. Şehir takımlarının hastasıyız. Özellikle Trabzonspor ligin vazgeçilmezi hele bu yıl ki takımınız efsane. Fenerbahçeliyim bayıla bayıla Trabzonspor maçlarını seyrediyorum. Bizimkiler bitirdi bizi.”

Bir sinema filmi de burada çeker misiniz?

“Karadeniz’e, yaylalarına hastayız. Film işini İbrahim Büyükak’a söylemek gerekir. Senarist o. Başta bir cümle yazacak ‘Hikaye Trabzon’da geçmektedir.’ Bu cümle yeter. Söz ona ileteceğim, o iş bende. Yayla havası beni çarpıyor ama olsun 1 ay film çekeriz 3 ay hasta yatarız.”