Yaz mevsimi, fındık sezonu, gurbetçilerin ilgisi ve turizm hareketliliği, tüm Karadeniz illerimizde oldukça yoğun bir hareketliliğin yaşanmasına sebep oluyor. Bir taraftan duble yollar ve bu yollara eklenen şehir geçişleri ve Ordu-Giresun Havaalanı’nın da devreye girmesiyle ulaşımın daha da kolaylaşması; yeşiliyle, deniziyle ve yaylalarıyla bölgeye olan ilgiyi ve talebi her geçen gün daha da artırıyor. Tabii olarak hareketlilik, bereketi de beraberinde getiriyor. Esnaf başta olmak üzere bölgede bulunan turistik işletmeler ve her türlü iş kolu bu bereketten nasipleniyor. Ekonomi canlanıyor ve piyasa da dolaşan canlı para yüzleri güldürüyor... Ancak... Ancak her güzelliğin bir de olumsuzlukları var tabi...

Bu kadar yoğunluğa hazır olmayan şehirlerde yaşanan trafik çilesi ve Karadeniz’in hırçınlığını ve acımasızlığı karşısında bilinçsizce girilen serin sularda her gün gelen boğulma haberleri üzüyor. Üstüne bir de bölgede tüm onarım ve çalışmaların hep yaz aylarında yapılması çileyi daha da artırıyor. En fazla göç veren bölge olduğu için yıllardır sakin ve az nüfusa sahip olan Karadeniz şehirlerinin alt yapısı ve şehir dokuları bu kadar yoğunluğu kaldırmakta zorlanıyor. Örneğin bundan 30 sene evvel 16 bin nüfusa sahip olan Bulancak ilçesinin nüfusu bugün 50 binlere dayanmış, gurbetçilerin ve köylerinde yaşayan insanlarının da her gün şehre inmesiyle günlük nüfus hareketliliği 70-80 binlere ulaşmıştır.

Ama altyapı hala 30 sene önceki altyapı olduğu için sıkıntılar yaşanmaktadır. Aynı yollar, cadde ve sokaklar üzerinde artan insan ve araç yoğunluğu zaman zaman içinden çıkılmaz hale gelmektedir. Üstüne; devam eden su kanalizasyon ve yol yenileme çalışmaları da eklenince, varın gerisini siz hesap edin. Bugün Bulancak’ta, Giresun’da ve diğer ilçe ve il merkezlerinde özellikle şehir içlerinde araçla hareket etmek bir yerden bir yere gitmek büyük çile. Onun için yeni düzenlemeler ve biraz da dikkat gerekiyor. Zaruri olmadıkça özellikle şehirde yaşayanlar kısa mesafelerde araçlarını kullanmamalı ve yaya olarak işlerini görmelidir. Yapılacak planlamalar ve yeni düzenlemelerle bu sorun aşılabilir ancak biraz daha zamana ihtiyaç var gibi.

Büyüyoruz ve gelişiyoruz. Ama biraz plansız ve hazırlıksız gelişiyoruz gibi... Ve son sözümüzü de yine son günlerde artan denizde boğulma olaylarına getirelim. Artan boğulma vakaları adeta deniz terörüne dönüştü. Her gün yeni boğulma vakaları canları acıtmaya devam ediyor. Dediğimiz gibi Karadeniz hırçın, acımasız ve bilinmeyenlerle dolu. Alınacak tedbirler ve biraz da insanlarımızın dikkatiyle bunun önüne geçmek mümkün. Bilmediğiniz yerlerde denize girmeyin. En fazla boğulma kıyılarda meydana geliyor. Denizin sığlığı aldatıcı olabiliyor. Aniden derinleşmeler ve çeken akıntılar çok tehlikeli. Giresun Valiliği’nin aldığı kararların acilen tüm Karadeniz’de hayata geçirilmesi gerekiyor... Başlayan fındık hasadı tüm bölgemize ve üreticilerimize hayırlı ve bereketli olsun...