SON DAKİKA



Haber > Magazin > Sanatla geçen 45 yıl!

Sanatla geçen 45 yıl!

11 Temmuz 2015 Cumartesi - 09:49




Trabzon'un yetiştirdiği kıymetli ses sanatçılarından olan ve hayatının 45 yılını sanata adayan Salim Önder, Karadeniz Gazetesi'nden Rabia Uzun Cirav'l





45 yıldır çeşitli organizasyonlarda sanat müziği eserlerini seslendiren Salim Önder, 61 yaşında büyük bir özveri ve azimle başladığı konservatuar eğitimini bu yıl tamamlayarak 65 yaşında mezun oldu. Yüksek öğrenimine Bursa İktisadi İdari Bilimler Ticaret Akademisinde başlayan, ekonomik nedenlerle eğitimini tamamlayamayan emekli ilaç mümessili Önder, okumanın yaşı olmadığını da böylelikle kanıtlamış oldu. 

45 yıldır çeşitli organizasyonlarda sanat müziği eserlerini seslendiren Salim Önder, 61 yaşında büyük bir özveri ve azimle başladığı konservatuar eğitimini bu yıl tamamlayarak 65 yaşında mezun oldu. Yüksek öğrenimine Bursa İktisadi İdari Bilimler Ticaret Akademisi’nde başlayan, ekonomik nedenlerle eğitimini tamamlayamayan emekli ilaç mümessili Önder, okumanın yaşı olmadığını da böylelikle kanıtlamış oldu. Konservatuarın olmadığı dönemlerde bu eksiği Trabzon Liseleri'nden Yetişenler Cemiyeti'ndeki hocalar sayesinde giderdiklerini söyleyen Önder, 2011 yılında açılan KTÜ Konservatuvar Bölümü için de geç kalındığını belirtti. 1979 yılında katıldığı ses yarışmasında birinci olduktan sonra şansının açıldığını, sayısız konser verdiğini, bugüne kadar kendine düşen görevi yerine getirerek Trabzon'u temsil ettiğini dile getiren Önder, bundan sonra bu görevin geçlerde olduğunu söyledi.

YETENEĞİMİN KEŞFİ

Dile kolay, 45 yıllık sanat yaşamına sahipsiniz. Sayısız konser verdiniz ve binlerce eser seslendirdiniz. Nasıl başladı müzik serüveniniz? Herkes çocukken başladım, kabiliyetim keşfedildi der. Benimki öyle değil. Ben hiç farkında bile değildim bu yeteneğimin açıkçası. Okul müsamerelerinde zaten okuyorduk. Trabzon Lisesi'nin ortaokul kısmındaydım. Trabzon Liseli abilerimizin müzik ve kültürel faaliyetleri, orkestraları, tiyatro, konser müzikal temsil çalışmaları vardı, merakla takip ederdim hepsini. Bende bir müzik sevgisi olmasına rağmen, lise son sınıfa gelinceye kadar sesimden hiç haberim olmadı. Lise sondayken sıra arkadaşım Ali Bostanoğlu ile radyo dinliyorduk. İnci Çayırlı'nın Kıskanıyorum diye bir şarkısı var, o zaman popülerdi. ‘Biz bunu söyleyelim’ dediler. Onlar söylediler, ben dinledim. ‘O öyle okunmaz, böyle okunur’ diye yorum yapmaya başlayınca ‘Sen söyle de dinleyelim’ dediler.

Ben okuyunca hepsi şaşırdı, ‘Harika okuyorsun’ dediler. Ben inanmadım tabii. ‘Bu yeteneğini ilerletsene’ dediler. Arkadaşlarımın da ısrarıyla lise sonda müziğe karşı bir ilgim oluştu. Bir gün müzik hocamız bir Fransız şarkısını kemanla çalıyor, ‘Kim okuyacak’ diye sordu. Geçme notu verecek. Sınıfta hiç ses yok. Bir kişiyi kaldırdı, sıfır verdi. Bir başka arkadaşı kaldırdı, 1 verdi. Korka korka parmağımı kaldırdım. Yumdum gözümü okudum. Şarkı bitti, sınıfta bir sessizlik oldu. Herkes merakla bekliyor. ‘Müziğin kaç’ diye sordu, ‘7’ dedim. Bana 10 verdi. ‘Ders bitince yanıma gel’ dedi. İlk hadise budur. Bana dedi ki; ‘Trabzon Liseleri'nden Yetişenler Cemiyeti var. Sesini heba etme, oraya yazıl, devam et.’ Ondan sonra hem hocamın yönlendirmesi hem de sınıf arkadaşım Zeki Satılmış sayesinde müzik yaşantıma ilk adımı atmış oldum. Trabzon Liseleri'nden Yetişenler Cemiyeti'ne kaydımı yaptırdım ve cemiyet çalışmalarına başladım.

MUSTAFA SAĞYAŞAR JÜRİ ÜYESİYDİ

1979 yılında yapılan ses yarışmasında birinci oldunuz. Hangi şarkıyı seslendirmiştiniz? 60-70'li yıllarda Trabzon'da Doğu Karadeniz ses yarışmaları yapılıyordu Sümer Sineması'nda. Ben Burhan Başkan, Zekai Tunca, Bedüh Atakan, Önder Reisoğlu’nu orada tanıdım. Bedia Atakan'ı, Nigar Hanım'ı, Önder Reis’i, Hakkı Tuncay Çelikoğlu'nu da orda tanıdım. O zaman hep seyirci olarak kaldım. 1969 senesinde Burhan Bakışkan, daha sonra Zekai Tunca Ordu'da yapılan yarışmada birinci oldular. Bunlar 68-69 yıllarında olan hadiseler. 1979 senesinde tekrar bir yarışma yapıldı ve ben birinci oldum. Mustafa Sağyaşar da jüri üyesi ve sanatçı olarak katılmıştı. Yesari Asım Arsoy'un kürdili hicazkar makamında "Ömrümce o saf aşkını kalbimde yaşatsam kirletmem kendimi hicrana da atsam" isimli şarkısıyla katıldım yarışmaya.

BABAM YARIŞMAYI GİZLİCE İZLEMİŞ


Aileniz müzik çalışmalarınızı destekliyor muydu? Katıldığım ses yarışmasında birinci olduğum zamana kadar rahmetli babam pek taraftar değildi müzik çalışmalarıma, çünkü okuyordum. Katıldığım yarışmayı babam gelmiş ve gizlice izlemiş. Ben birinci olduktan sonra oturup alkışlamış ve biraz da ağlamış. Kimseye bir şey demeden de eve gitmiş. Ondan sonra daha bir şey söylemedi ve beni destekledi. Birinci olduktan sonra şansım çok açıldı. Benim sanat hayatım resmen 1971'de başladı. Albüm çıkarmayı düşünmediniz mi birinci olduktan sonra? İnanın bir albüm çıkarmak hiç aklıma gelmedi. Bizim zamanımızda longplay ve 45'lik modası vardı. Trabzon'da oturup gidip gelmek de sıkıntılıydı. 80 ihtilali öncesi sıkıntılı bir dönem vardı Türkiye'de. Ben de cesaret edip İstanbul'a gidemedim. Elimizden tutan kimse de olmadı. 1981 yılında Ankara radyosu ses sanatçısı sınavı açtı. 3750 kişi vardı sırada. Müracaat ettim sınava gittim. Yılmaz Pakalınlar hoca bana dedi ki, Trabzon'dan buraya niye geldiniz ne işiniz var? Türkiye'nin her yerinden buraya insanlar geldi. Herkesin radyoda adamı var, siz mi gireceksiniz dedi. Ben kendi kızımı sokamıyorum dedi. Baktık ki orada da torpil işliyor. Kızdım ve sınava girmedim.

NASiPSE 55. YILIMI DA KUTLAYACAĞIM

Geçtiğimiz günlerde 45. sanat yılınızı kutladınız. Nasıl bir duygu? Allah bugünleri görmeyi nasip etti. 45 yıl olmuş, nasıl geçmiş ben de anlamadım. 35. sanat yılımda KTÜ Osman Turan sahnesinde yapmıştım, o zaman Kenan Oltan amcam oradaydı. Onun arzu ettiği hüzzam makamında şarkılar okumuştum. 45. sanat yılımda bulunamadı rahatsızlığı olduğu için. Onu da andım sahnede. Allah ömür verirse 55. sanat yılımı da sahnede kutlamak isterim.

RADYOLARDA ŞARKILARIM YAYINLANDI

Pişman oldunuz mu sınava girmediğiniz için? Belki kazanacaktınız, belki bambaşka bir hayatınız olacaktı? Hem hem de radyolarda şarkılarım yayınlandı. Benim şansım 1979 yılındaki ses yarışmasından sonra açıldı. Ondan sonra zaten 1987 yılına kadar konserlerin ardı arkası kesilmedi. 1987 yılında Ali Osman Ulusoy beni çağırdı konuştuk. ‘Benim sanat danışmanım olacaksın, müzik işlerimi sen halledeceksin’ dedi. Ben ona 35 yıl aralıksız sanatçılık ve sanat danışmanlığı yaptım ve bütün faaliyetlerinde bulundum. Uzun süre büyüklerimizin hep hizmetinde oldum. Onlardan biri de Kenan Oltan'dır. Ona da çok hizmetlerim oldu.

KONSERVATUVAR İÇİN GEÇ KALINDI

Trabzon'da çok sayıda dernek var. Hepsi müzik adına, sanat adına önemli çalışmalar yapıyor. Geçmişte konservatuvar eksiğini müzik cemiyetlerinin tamamladığını söylediniz. Şimdi derneklerin fonksiyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Benim bildiğim, Trabzon'da 10'a yakın dernek var. Bunların hepsi Türk musikisi çalışması yapıyor yapmıyor bilemiyorum. Daha çok folklor, halk müziği çalışması yapıyorlar ağırlıklı olarak. Sanat müziği çoğunda var. Hem saz ekibi hem de yorumcu olarak. İcra eden koro arkadaşlarımız var. Hepsinin fonksiyonu büyük ve müzik adına önemli çalışmalar yapıyorlar. Trabzon'da okullar açılmamışken, musikinin eğitimini, öğrenci yetiştirmesini bu derneklerimiz sağlamıştır. Kendilerine gerçekten teşekkür ediyorum. Büyük bir özveri ile ve cesaretle bunu bu zamana kadar sürdürdüler. Biz çok zor şartlarda yetiştik. Bizim zamanımızda okul yoktu. Sadece Trabzon Liselerinden Yetişenler Cemiyeti vardı. Ama şimdi 10 tane dernek var. Derneklerle yetişenler bir şekilde alt yapıyı oluşturdular.

ASKERİ UÇAKLA TRABZON'A GELDİK

45 yıllık sanat yaşantınızda eminim ki bir çok anınız olmuştur. Unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız bizimle? O kadar çok anım var ki aslında. Bir tanesini anlatayım. Kenan Evren Paşa'nın Genel Kurmay 2. Başkanı olduğu dönemde Erzincan'da bir plan tatbikatı yapılıyor. Onların talebi doğrultusunda biz de orada sahne almak için Erzincan'a gittik. Temel Şükrü Doğru abimiz sağ, saz heyeti de çok kuvvetli. O zaman Ziya Çoker Trabzon Valisi. Askeri araçla kara yolu ile Erzincan'a gittik ve orada bir konser verdik. Hepimiz birer şarkı okuduk. Ertesi gün otobüsle döneceğiz. Kenan Paşa Şükrü abiye sordu, ne ile geldiniz diye. Otobüsle geldik dedi. Ben yarın Trabzon'a gideceğim, o kadar yolu gitmeyin, benim uçağımla geleceksiniz dedi. Döndü yanındaki emir subayına ‘Koltuğumuz var mı’ dedi. 20 general var. Yolcu uçağı değil ki yer olsun. Koltuk yok. ‘Arkaya portatif yere ilave koltuk attırın, bu çocuklar benimle gelecek Trabzon'a’ dedi. Kara Kuvvetleri uçağına portatif koltuklar vidalandı. Ertesi gün havaalanına gittik. Dediler ki; ‘Kenan Paşa askeri törenle uçağa binecek, siz erkenden tören başlamadan uçağa binin bekleyin.’ Erkenden gittik bindik uçağa, başladık beklemeye. Tören bitti, bindiler uçağa. Kenan Paşa yerinden kalktı, yanımıza geldi. Tek tek nasılsınız evladım, rahatınız yerinde mi diye bir isteğiniz var mı, dedi. Emir subayına çocuklara ikramda bulunun, dedi. Hayatımda ilk defa bir askeri uçakla, Kara Kuvvetleri'ne ait bir uçakla protokol olarak Erzincan'dan Trabzon'a geldim.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap