Hala deniyor ki, "Doktorlar niye öldürülüyor?" Hatırlayın 10 yıl evvel Profesör Göksel Kalaycı'yı öldürmüştü bir hasta yakını. Ertesi gün her gazeteye manşet olmuştu. Kalaycı, Türkiye'de ilk akciğer naklini gerçekleşen doktor... Sonra... sonra... Sonra Giresun'da Ali Menekşe'yi katlettiler.

Daha sonra Doktor Ersin Arslan'ı öldürdüler. Menekşe ve Arslan, Kalaycı kadar şanslı(!) değillerdi. Üçüncü sayfaya manşet yapılıp geçildiler. Kurşunlandı, bıçaklandı, yumruklandı... Maalesef... Bunlar ise sıradan, rutin haber! Haberlerde söylediler, bir doktor öldürüldü dediler, ne de kolay söylediler!..

Son kurban Samsun’da, Ordulu Doktor Kamil Furtun. Hem de "yılın doktoru". Tıbbiyelilerin hayalindeki doktor! Bir göğüs doktoruydu; göğsünden vuruldu! Neydi günahı? Öldüren pislik de bilmiyor! 'Canım sıkıldı, vurdum' diyor. Bir de pişmiş kelle gibi sırıtıyor! Adı 'İsmail', soyadı 'Koyun'...

***

Peki suçlu kim? Tek suçlu 'Bu Koyun mu?' Tetiği çekenden başka; kanunsuz istekleri karşılanmayan, hatta canı sıkılan kişinin bir sağlıkçıyı dövmesine, küfretmesine, şiddet uygulamasına ve hatta öldürmesine izin veren sistem de suçlu değil midir? Siyasilerin oy amaçlı sağlık reformu vaatlerine inanan halkın; bu vaatlerin sonucunu alamadığını görmesi suçlu değil midir? Ya; "Doktorların eli hastaların cebinde", "Doktor efendi mani peşinde" diye miting meydanlarında nutuk atanlar...

Bu katillerin cebine cinayet parasını koyanlar sağlıkta şiddet yasasını bir türlü çıkarmayanlar değil mi? Yaz... yaz... yaz... (...) Bu nedenler yazmakla biter mi? Bu cinayetlerde suçu 'bu Koyun' kadar olan çok! Ne olacak şimdi? 'Yeter artık, bu son olsun' diye nutuklar atılacak, yürüyüşler olacak, protestolar olacak. Ama bu da son olmayacak. Doktorlar, dün olduğu gibi bugün de işi bırakacak! Sonra ne olacak? Ben söyleyeyim mi size ne olacağını?

Doktor Ali Menekşe ve Ersin Arslan katledildi. İsimleri, hastane oldu. Sıra Kamil Furtun'da... Çözüm hazır: Ver ismini bir hastaneye geç! Ey halkım! O levhalarda aslında yazan... Katledilen doktorlarımızın isimleri midir? Yoksa; Yönetenlerin beceriksizliği, basiretsizliği ve başarısızlığı mı?