A+ A-
Yorum
10

Çekin elinizi teşkilat seçimlerinden!..

Yayın Tarihi: 15.10.2024 - 11:42

AK Parti’de teşkilat seçimleri süreci başladı.
Genel Merkezin, Vekiller, Bakanlar, Belediye Başkanları, Bölge koordinatörleri, Hatta üst düzey bürokratlar...

Benim adamım başkan olsun” diye kulis yapmamalı.
Aday dayatması yapması asla olmamalı...
Delegeleri seçimi kazanmak için ayarlamak parti tabanına ihanettirdiyeceğim ama ne yazık ki birçok il ve ilçeden bu yönde iddialar geliyor.
Yani geçmişten hala ders alınmamış...
Bırakın aday olmak isteyen çıksın aday olsun.
Herkese eşit mesafede olun. Ve teşkilatlar kendi il, ilçe başkanını hür iradesi ile seçsin.
AK Partide bir tercih yapacak varsa o da sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisidir. Ve onun hakkıdır.
Gerisi seçimlere gölge etmesin...
Yoksa bugünleri dahi arayan bir
AK Parti gerçeği ile karşılaşırsınız!
Dost acı söyler...
Bunları 31 Mart seçimleri öncesi yaşamadınız mı?
Mesela...
Trabzon’da Ortahisar nasıl kaybedildi?
Şimdi parti rozeti taktığınız Arsin ve Vakfıkebir belediye başkanlarına karşı seçimleri nasıl kaybettiniz?
Mesela...
Gümüşhane’de.
Mesela...
Giresun’da.
Neler oldu?
Sayalım mı daha?
Parti tabanından kopmanın bedeli ağır ödendi.

AK Parti teşkilatları birilerinin ruhuyla değil tabanının ruhu ile hareket etmek zorunda ama hala aynı zihniyetler hakim olma peşinde!

Ayarlanmış delegelerle istediklerini il, ilçe başkanı yapma tezgahında olanlar partinin geleceğini değil kendi geleceklerini garanti altına alma uğraşında.
Bu kadar net!

DOKUNMAYIN YANARSINIZ

Türkiye’nin hiçbir sorunu yokmuş gibi ikide bir Anayasa’da yer alan değiştirilmesi mümkün olmayan maddelerin tartışma konusu yapılması karşısında kaç kez yazdık, kaç kez söyledik.
Dokunamazsınız...
Çünkü dokunanın yanmasını bıraktık dokunmaya çalışanların bile Türk milleti tarafından aforoz edildiği bir gerçek var.
O nedenle nafile çabalar!
Peki neden ikide bir gündeme getiriliyor?
Bakalım ne denecek diye tepki dozajı mı ölçülüyor?
Bakın! Anayasa’nın, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” hükmü devletin bütünlüğüne ilişkindir.
Bir milletin ülkesiyle ve devletiyle birlikte varlığını koruması ancak egemen devletin bütünlüğünü korumasına bağlıdır.
Buradaki yaklaşımın ileri sürüldüğü gibi milleti baskılamakla hiçbir ilgisi yoktur.
Bunu söyleyenlerin amacı bellidir.
Sistemsel normları geçmişin pratik sorunları üzerinden değerlendirmek temel bir metodoloji yanlışıdır. “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez
bir bütündür” hükmü milleti baskılayan değil tam tersine bağımsız bir devletin egemenlikle birlikte sahip olduğu ülke ve millet unsurlarını öne çıkaran bir düzenlemedir.
Yani Devletin; egemenlik, ülke ve milletten oluşan üç unsurun bütünlüğü olduğuna vurgudur. Geçmişin milli devlet karşıtı liberal akımlarının tortusu olan sorunlu görüşleri ileri sürmek yerine “Bütünlük İlkesinin” manasını kavramak gerekir.
Bu bağlamda, mevcut düzenlemeyi tartışmayı bir kenara bırakıp “Türkiye Cumhuriyeti, devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” anlayışıyla öne çıkarmak doğru yaklaşımdır. Böylece Türkiye Devletinin milli egemenlik ilkesine dayanması ve üniter yapısı daha da netleştirilir. Ayrıca küresel emperyalizmin ve uzantısı neo liberal siyasetlerin genelde milli devletlere özelde ise Türkiye’ye karşı geliştirdikleri hasmane tavırlara da etkili bir karşı çıkış olur.
Unutulmamalıdır ki Milli Devletine sahip ve hakim olan bir Milletin, Milli Devletinin, Ülkesi ve Milletiyle bütünlüğünün korunması ve yüceltilmesi o milletin milli ülküsü ve Milli Devletin de amacıdır. Bu da ancak Devletin Bütünlüğü ilkesiyle ifade edilebilir. Bu bakımdan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğü” hükmü hem semantik olarak hem de anayasal teori açısından çok doğru bir ifadedir. Tartışmaya açılması hem yersizdir hem de sorunludur. O nedenle ilk dört maddenin diğer esasları gibi bu konu da tartışma dışıdır...
Bunu gündeme getirerek Türk milletini germenin hiçbir anlamı yoktur ki bu ülkenin Cumhurbaşkanı da Cumhur İttifakının diğer lideri Devlet Bahçeli de 4 maddenin tartışılmaya açılmasının mümkün olmadığının altını önemli çizmişlerdir. AK Parti’den artık hiç kimse böyle bir yaklaşım içinde olmamalıdır...

Olursa eğer bilinmeli ki Cumhur İttifakının altına dinamit koyma girişimi olur.

VEKİLDEN,BAKANDAN DA KESİN!

Savunma Sanayini güçlendirmek için limiti 100 bin TL'yi aşan kredi kartlarından vatandaştan yılda 750 TL kesinti yapılması isteniyorsa ki öyle...
O zaman... Bakan, Milletvekili, Üst düzey bürokrat...
Maaşlarından da her ay belli bir kesinti yapılması gerekmez mi?
Milletin vekili, bakanı, bürokratı olma sorumluluğu bunu gerektirir.

4-43

SANDALA BAK..!

Bu arada bazı sanatçılar var...
Onlara da pes yahu!
Birisi Mustafa Sandal.
Konser ücreti kişi başı
750 TL olan Mustafa Sandal, devletimizin savunma sanayi için "yılda 1 kere" istediği 750 TL'yi vermemek için kredi kartı limitini azaltmış.
Çok büyük iş yapmış!..
Peki nerelere yardım yaptığını biliyor musunuz!
Bunlar bu milletin sanatçısı öyle mi?
Paçaları tutuştuğunda ‘Nerde bu devlet’ diye edebiyat yaparlar!

 

Etiketler